Seçmenin canını yakanlar
SON yıllarda yaşanan tüm hukuk rezaletleri herhalde bu ülkede bir hukuk bilinci oluşmasına bir nebze katkıda bulunacaktır. Yargının siyasallaşma düzeyi, bağımsızlık fakirliği, tarafsızlık...
SON yıllarda yaşanan tüm hukuk rezaletleri herhalde bu ülkede bir hukuk bilinci oluşmasına bir nebze katkıda bulunacaktır. Yargının siyasallaşma düzeyi, bağımsızlık fakirliği, tarafsızlık kuraklığı ve yargı insanlarının pek çoğunun kendilerini hukukla değil siyasal görüş ve devlet bekçiliğiyle mükellef görmeleri sonucu ortaya çıkan tablo iç karartıcı.
Siyasetçiler açısından hukuk siyasi iradeye göre eğilip bükülecek bir mefhum, yargı ise ancak yürütmenin uzantısı olduğu takdirde saygı görecek bir kurum konumunda. Türkiye’deki hukuk ve erkler ayrılığı bilincinin düzeyinin düşüklüğü kadar, güçlüye boyun eğme alışkanlığının da bir sonucu olarak son yargı krizleri yaşandı. Sanki dünyanın en doğal işiymiş gibi iki hâkim verdikleri karar nedeniyle tutuklanabildi.
Türk toplumunda yavaş yavaş bugün varılan noktanın hayli tehlikeli olduğuna dair bir kanı yerleşiyor gibi. Açık Toplum Vakfı tarafından Koç Üniversitesi’nden Ali Çarkoğlu ve Selim Erdem Aytaç ile Ohio State Üniversitesi’nden Erik Nisbet’e hazırlatılan “Haziran 2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri” başlıklı araştırmada bunun ipuçları görülüyor.