Tren garı
Dün sabah Ankara’dan gelen haberlerden sonra iliklerine kadar sarsılmamak, herhalde kendine “İnsanım” diyenler için mümkün değildi. Sosyal medyada dolaşan videolardan, bunlarda tanık olunan sahnelerden, ölü...
Dün sabah Ankara’dan gelen haberlerden sonra iliklerine kadar sarsılmamak, herhalde kendine “İnsanım” diyenler için mümkün değildi. Sosyal medyada dolaşan videolardan, bunlarda tanık olunan sahnelerden, ölü sayısından kahrolmamak söz konusu olamazdı. Olayın şokunun ardından bir de yetkililerin boş laflarını dinlemek öfkeyi kontrol edilemez düzeylere çıkarıyordu.
Türkiye’de yaşadığımız için olayın ardından doğru dürüst bir soruşturma yapılmayacağını, arka plandaki faillerin meçhul kalacağını, sorumluların hiç birisinin hesap vermeyeceğini biliyoruz. Tetikçisi bulunan terör eylemlerinin arkasındaki bağlantıların bugüne kadar inandırıcı delillerle sunulmaması bu kuşkuyu derinleştiriyor. Bu gerçek karşısında yıllar önce öğrenci olduğum yıllarda bulunduğum ülkedeki bir televizyon reklamını hatırlamadan edemiyorum.
Televizyondaki bu ilaç reklamında ekranda beliren aktör “Ben doktor değilim ama televizyonda doktor rolüne çıkıyorum” diyor ve ilacın marifetlerini sıralıyordu. Bugünün Türkiye’sinde en yüksek makamlardan en düşüklerine kadar benzer bir söylem tutturmak mümkün.