72 saat kuralı
Kararsız yoktur; ikna edilmeyi bekleyen seçmen vardır! Bu seçmen profili, ideolojik-sınıfsal bakmaz meselelere. Öyle bir politik tavır içinde değildir.
Ancak…
Hepsini apolitik görmek yanılgıya sebep olur.
Bunlar genellikle hayal kırıklığı yaşamış, kırılmış seçmendir.
Oy verdiği iktidarın-belediyenin (ya da partisinin) performansından memnun değildir!
Kendini aldatılmış-kandırılmış hissetmektedir.
İyi şeylerin olacağına dair ümidini yitirmiştir…
Sandıktan soğumuştur…
Siyasetten bıkmıştır…
Yorgun düşürülmüştür…
Siyasi refleksi kalmamıştır…
“Elim kırılsaydı da oy vermeseydim” dememek için, sandığa gitmemeyi tercih ediyor.
Sandığa gitmemeyi “eylem biçimi” olarak seçiyor; öfkesini böyle yansıtıyor.
Seçimi kimin kazanacağı umurunda bile değil!
Biliniyor ki:
İkna edilmeyi bekleyen/kararsız kişi, büyük çoğunlukla daha önceki seçimlerde iktidarı desteklemiş seçmen. Bu sebeple siyasi-ekonomik krizlerde “kararsız” sayısı hep artar!
Hükümetten-belediyeden umudunu kesmiştir.
Fakat… Kararsızların bir bölümü diğer partiye oy verip-vermemeyi de düşünmektedir.
Evet… İkna edilmeyi bekleyendir kararsız seçmen!
Ya iktidar, hayal kırıklığını gidererek bu seçmeni kazanacak.
Ya da muhalefet inandırıcılığıyla bu seçmene kendini kabul ettirecek.
Kararsızları ikna eden bu seçimi kazanacak görünüyor!