Bir cinayetin anatomisi
Ertuğrul Akbay ölmedi. Ertuğrul Akbay öldürüldü. Ertuğrul Akbay’ın vücudunu parçalayan “mikropları” biliyoruz. Ertuğrul Akbay’ı “itibar suikastiyle” vuranların...
Ertuğrul Akbay ölmedi.
Ertuğrul Akbay öldürüldü.
Ertuğrul Akbay’ın vücudunu parçalayan “mikropları” biliyoruz.
Ertuğrul Akbay’ı “itibar suikastiyle” vuranların farkındayız.
Ertuğrul Akbay’ı katlettiren “azmettiricileri” yakından tanıyoruz.
Ertuğrul Akbay…
– Sefil iftiralara dayanamadı.
– Nefret dolu haksızlığa dayanamadı.
– Bağnaz FETÖ ile yan yana getirilmeye dayanamadı.
– “Vatan haini” aşağılanmalarına dayanamadı.
– Can almaya doymayan zorbalığa tahammül edemedi.
Evet, Gazeteci Ertuğrul Akbay…
Döven kırbaca övgü dizmeyi reddetti.
Despotluğa biat etmedi.
Ne yazık ki: Üzerine yapıştırılmaya çalışılan kirler yüzünden hayata küstü. İtirazcı-muhalif yapısı, kin çukurunda savunma yapmayı zül saydı.
Özgürlük uğruna bedel ödedi, ölümü yeğledi…
Canını feda ederek/ sonsuz suskunluğa giderek en güçlü cevabı verdi. Ve böylece tarihin yüce mahkemesinin kazanan tarafına geçti. Yazacaktır sağduyunun tarihi mutlaka; asıl tanık kim, asıl sanık kim?
Güç, haklıyı hiçbir zaman yenemez; ölümsüz zaman, daima hakikatin yanındadır.
Evet, Gazeteci Ertuğrul Akbay…
Zorbalığa karşı, hayatını ortaya koymaktan başka yol bulamadı.
Bir gazeteci daha öldürüldü…
Bir gazeteci daha basın şehidi oldu…
Vicdansızların “bayramı” olsun.
İntikam haykırışları yapan merhametsizler “zaferlerini” kutlasın.
Doymak bilmiyorlar!
Ya hapse atıyorlar ya da katlediyorlar.