Cahillikten rant sağlıyor

Sözcü Gazetesi Yazarı Soner Yalçın'ın bugünkü (11.10.2022)''Cahillikten rant sağlıyor'' başlıklı yazısı.

Çok keskin sınırlarımız var ve bu sebeple nitelikli tartışma yapamıyoruz. Her konu kişiselleştiriliyor ve laf kalabalığı arasında doğruyu kaybediyoruz.

Mesela:

-İran’da başörtüsünü açma eylemleri var.

-Türkiye’de başörtüsüne yasal güvence getirme çalışması var.

Ayrıca Erdoğan açıkladı:

-“Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruyoruz. Cemevi giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki tüm sorunlar çözülecek.”

Üç konu birbirinden farklı gibi gözükmesine rağmen aslında aynı temel sebepten kaynaklanıyor: Din.

Ne demek istediğimi bazı tespitler yazarak kabaca anlatmaya çalışayım:


Türkiye ve İran'ın modernleşme çabaları üzerine kalem oynatanlar mutlaka bunu Atatürk ve Şah Rıza Pehlevi üzerinden yapıyor. Bu aslında eksik anlatım; iki ülkenin devlet-din ilişkisini sadece bu döneme sıkıştırmak hata olur. Ki bu hatayı muhafazakârlar ve siyasal İslamcılar daha çok yapıyor. Oysa:

Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne miras kalan şudur: Devlet, dini alanı hep kontrol altında tuttu. Örneğin, Şeyhülislamlık kurumunun zaman içinde evrimi bile bunu gösteriyor. Bu kurum, güçsüz bir yapıdan devlet merkezileştikçe kuvvetli bir yapıya dönüştü. Böylece dini alanın özerkliği azaldı. Şeyhülislamlık -İkinci Mahmut reformları gibi- hemen her konuda verdiği fetvalar ile devletin yanında durdu.

Devletin dini alanı kontrolü arttıkça Babı-ı Meşihat ve Meclis-i Meşayih kuruldu. Mesela, bu kurumlar aracıyla devlet tekkelere müdahale etti, yöneticilerini bile belirler oldu.

Evet, Osmanlı'nın devlet geleneği -göreceli- Türkiye Cumhuriyeti'ne miras kaldı. Bu sebeple ABD ya da Fransa'daki gibi dini alan tamamen devlet dışına bırakılmadı. Devletin merkezinde olduğu bir dini alan anlayışıydı bu…

Atatürk'ün yaptığı buydu.

Aslına bakarsanız İkinci Mahmut veya İkinci Abdülhamit'in de yaptığı buydu.

Cumhuriyet ile aslında sadece kurumlar -isim gibi- şekil değiştirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı dini alanın tamamına yakını üzerinde söz sahibi oldu. Şeyh Sait isyanı çıkınca devlet kontrol edemediği tekke ve zaviyeleri kapattı. Diyanet İşleri Başkanlığı dışındaki hiçbir alternatif örgütlenmeye izin yoktu artık.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İçerden bir ses 04 Eylül 2024 | 2.310 Okunma Asıl “züppe” kim 30 Ağustos 2024 | 1.852 Okunma İmamoğlu’na ne lazım 28 Ağustos 2024 | 2.150 Okunma CHP vizyonu 22 Ağustos 2024 | 1.962 Okunma Aklıma “diyaloglar” geldi 20 Ağustos 2024 | 1.614 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar