Fazıl Say’ın yüzü
Habertürk yazarı Muhsin Kızılkaya, “Tekrar tekrar çal Fazıl Say” başlıklı yazısı ile beni yıllar öncesine götürdü… Yıl 1991. Fazıl Say Berlin HDK Sanat Yüksek Okulu’nda asistan. 21 yaşında.
Geçinemiyor. Ek işler yapıyor; konserler, ders vermenin yanında bir Jazz Club’ta cuma ve cumartesi akşamları çalıyor. Bir gece…
Hoş bir bayan piyanonun yanına geliyor Fazıl Say’a teklifte bulunuyor:
-“Ben Berlin Hilton’un halkla ilişkiler müdürüyüm, yılbaşı gecesi projem var, tüm Hilton Oteli, ‘Casablanca’ filmi konseptinde donatıyorum: Humphrey Bogart, Ingrid Bergman heykelleri, dev fotoğraflar, Casablanca uçağı vs. Berlin’i aradım taradım, tek bir siyahi piyanist bulamadım. Filmin önemli sahnesidir, ‘Play again Sam’, (Tekrar çal Sam) şarkısı. Sam da sürekli ‘As time goes bye’ şarkısını çalar hep. Siz bütün gece, saat akşam 6’dan sabah beşe kadar hep aynı şarkıyı, çalacaksınız. Siz bu işi yapar mısınız. Ama kendinizi boyamanız lazım, siyahi olmanız için…”
Bu anıyı hoş sohbetiyle Fazıl’dan dinlemelisiniz. Sonuçta Fazıl geceye gidiyor sabaha kadar aynı şarkıyı çalıyor; ama kendini siyaha boyama konusunda sorun yaşıyor, boyayamıyor!