Hoş geldin FETÖ!

Sözcü yazarı Soner Yalçın bu hafta 'Hoş geldin FETÖ!' başlıklı yazısını köşesine taşıdı.

Türkiye’de en tartışmalı teorik kavramdır, sivil toplumculuk...

Bakan Yusuf Tekin’in, TBMM bütçe konuşması tartışmayı alevlendirdi:

-“Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibariyle geçerli 2 bin 709 protokolü var. Bu protokollerden 1167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK’larla, 986 tanesi ise TEMA’dan Kızılay’a bir sürü STK’yla. Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat-cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla da protokol yapmaya devam edeceğiz...”

Hoş geldin FETÖ propagandası!

“Cemaatler, sivil toplum kuruluşudur” tartışmasını hararetle en son, on yıl önce yaptık. FETÖ ve destekçileri kendilerini “sivil toplum kuruluşu” olarak kamuoyuna tanıttı. Ki en büyük ideolojik desteği liboş solculardan aldı.

Daha derine kazırsak sivil toplumculuk Türkiye’de, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle gündeme geldi. Neydi bu sivil toplumculuk ve cemaatler sivil toplum kuruluşu mudur?

★★★

“Bizim mahallede” sivil toplumculuk Marksist kavram olarak bilinse de felsefe ve siyaset tarihinin kökü Aristo’ya kadar gider. Roma’dan, Ortaçağ’a farklı tanımlar yapıldı. Aydınlanma döneminde İngiltere-Amerikan/ Anglo Sakson modelin birey eksenli (Locke, Smith, Ferguson) görüşüyle, devlet eksenli Fransız düşüncesi (Bodin, Hobbes) arasında fark vardı.

Sol’un sivil topluma bakışında Marks ile Gramsci arasında da zıtlık oldu. Marks’a göre sivil toplum, burjuvazinin belirlediği sınırların dışına çıkmayan alandı. Foucault ve Giddens de sivil toplumun masum olmadığı görüşünde idi. Ayrıntıya boğmayayım...

Sivil toplumculuk Türkiye’de nasıl popüler oldu?

12 Eylül darbesiyle başlayan süreçte neoliberal ideolojinin sivil toplumculuk tanımı (“sınıfı” reddeden Birikim çevresiyle) yaygınlaştı. Buna göre, devlet, piyasa ve sivil toplum olmak üzere üç farklı etkinlik alanı mevcuttu. Sivil toplum alanı, devletin temsil ettiği politika alanı ile piyasa alanı dışındaki üçüncü alandı.  

Ve sivil toplumun, gönüllü örgütlenmeye dayalı, kendi kendini yöneten, devletten özerk yapıları içinde barındırdığı ifade ediliyordu. Bu doğru muydu? Hayır.

Dönem, “bireysel haklar-özgürlükler” algısıyla devletin küçültülmesine zemin bulma propagandasından ibaretti...

★★★

 Kavramı, tarikatlar ekseninde tartışırsak:

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İçerden bir ses 04 Eylül 2024 | 2.310 Okunma Asıl “züppe” kim 30 Ağustos 2024 | 1.853 Okunma İmamoğlu’na ne lazım 28 Ağustos 2024 | 2.151 Okunma CHP vizyonu 22 Ağustos 2024 | 1.963 Okunma Aklıma “diyaloglar” geldi 20 Ağustos 2024 | 1.615 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar