Na to marmari Na to kefali
Sözcü Gazetesi Yazarı Soner Yalçın'ın bugünkü (2.06.2022)''Na to marmari Na to kefali'' başlıklı yazısı.
İnsanlar, sosyal medyada 140/280 karakter okumaya alıştırıldı.
Böylece… Oblomovluk/tembellik bilinçli trajediye dönüştürüldü; az cümleyle her şeyin farkında olma hali! Özünde bu, derin gaflet uykusu yaratıyor…
-Türkiye güvenliği için Suriye'ye askeri operasyon yapıyor, bir grup ayağa kalkıyor!
-Türkiye güvenliği için Irak'a askeri operasyon yapıyor, bir grup ayağa kalkıyor!
-Türkiye güvenliği için terör örgütüne destek veren ülkeleri ifşa edip NATO'ya alınmasına karşı çıkıyor, bir grup ayağa kalkıyor!
Bu grup için “na to marmari, na to kefali” diyebilir miyiz? İşte bu mermer, işte bu kafa! Zor anlıyorlar çünkü.
O halde biz de sıklıkla NATO ikiyüzlülüğünü yazmayı sürdürmeliyiz. Başlayabilirim:
Soğuk Savaş bitince dendi ki, “NATO'ya ne gerek var?”
NATO dedi ki:
-Savaş tanımını değiştirdik…
-Soğuk Savaş döneminde sınırların korunması esasına dayalı askeri savunma anlayışı yerini, stratejik güvenlik yaklaşımına terk ettik.
Neydi bu?
-Devletlerin devletlere değil, terör örgütlerinin devletlere açtığı savaşa karşı mücadele edeceğiz…
-Böylece olası risk ve tehlikeleri öncelikle tehdit biçimini almadan tespit edip, bunları ülke sınırlarına gelmeden engelleyeceğiz…
– Bu amaçla Ocak 1994'te Birleşik Ortak Görev Kuvveti (Joint Combined Task Force-JCTF) tesis edilmesine karar verdik…
Peki:
Terör örgütü PKK, üye ülke Türkiye'ye saldırırken NATO nerede? Kayıp! Aksine silah başta olmak üzere her türlü yardımı yapıyor. Aksine Türkiye'nin tehdidi ortadan kaldırmasına karşı çıkıyor.