Politik psikoloji
Sözcü yazarı Soner Yalçın bu hafta 'Politik psikoloji' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Kaç gündür düşünüp duruyorum
Sonunda şunu anladım:
Kimi politik veya hukuki kararların altında psikolojik travma yok mu?
Evet:
Can Atalay’ın milletvekilliğinin Meclis tarafından düşürülmesini salt siyaset ve yasalar üzerinden tartışmak bir yere gelince tıkanıyor. Çünkü, Anayasa’ya göre bu hukuki süreç yaşanmamalıydı. Ortada bunun aksini açıklayacak nesnel durum yok...
Ergenekon kumpası sebebiyle tutuklu yargılanan Mustafa Balbay, 2011’de milletvekili seçildi. Silivri’deki mahkeme tahliye talebini reddetti. Ancak Anayasa Mahkemesi kararı ile Balbay hapisten çıktı ve Meclis’e gidip, yemin ederek görevine başladı...
Hatta... “Devletin gizli kalması gereken bilgi, belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme” gibi ağır iddiadan mahkûm olan Enis Berberoğlu bile Anayasa Mahkemesi kararıyla milletvekilliğine döndü. (Korona tedbirleri nedeniyle -iktidar hoşgörüsüyle- hapisten çıkarıldığını da anımsatayım.)
Yani iktidar, Balbay ve Berberoğlu kararlarına karşı dün katı tutum göstermezken, Can Atalay hakkında bugün niçin Anayasa Mahkemesi kararını dinlememekte çok ısrar etti/ ediyor?
İşte... Bu durumun, siyasi ve hukuki değil ancak psikolojiyle açıklanabileceğini düşünüyorum. Ne Ergenekon ne de MİT TIR’ları soruşturmaları/davaları iktidarda, Gezi olayları sarsıntısı kadar büyük travma yarattı.
Görünen o ki iktidar; bu zihinsel duygudan kurtulamıyor ve bu, siyasi davranışını derinden etkiliyor...
★★★
Çok basit yazayım:
Mecliste -yasa gereği- gelenek oluştu: