Yüz okuyucu
Son yıllarda Türkiye siyasetinin gizli gündemi var:Politik yalanlar! Özellikle liderlerin söylediklerinin doğru olup olmadığı günlerce tartışılıyor. 31 Mart seçimine az kala baş konumuz, yine...
Son yıllarda Türkiye siyasetinin gizli gündemi var:
Politik yalanlar!
Özellikle liderlerin söylediklerinin doğru olup olmadığı günlerce tartışılıyor.
31 Mart seçimine az kala baş konumuz, yine yalan!
Her lider ötekini yalancılıkla itham ediyor.
Neler denmiyor ki…
– “Kadınlar ezanı yuhaladı!”
– “Belediyeyi CHP kazanırsa PKK’lıları işe alacak!”
Akla hayale gelmeyecek -özellikle din ve terör üzerine- benzeri ithamlar, miting meydanlarında, televizyon ekranlarında doğruymuş gibi söyleniyor.
İnanılmayı bile umursamadan konuşuyorlar.
Halk, sahiden bunlara kanıyor mu? Bence inanıyor.
“Artık bu kadarına da inanmazlar” demeyiniz. Başta kararsızlar olmak üzere ne yazık ki kimi seçmen bunların doğruluğundan kuşku duymuyor. Sadece bizde değil…
“Yalan rekortmeni” Donald Trump, Hillary Clinton’u asılsız/uyduruk sözlerle mağlup ettiği bilinen gerçek.
Dünyada siyaset yapma biçimi olarak yalan, “büyük politik silah” olarak kullanılıyor. Rakipler yalanla vurulup sandığa gömülüyor!
Kuşkusuz…
Politik arenada dün de yalan vardı ama bu derece değildi; “yalan” artık hastalık/mitomani boyutuna geldi. Ülke-toplum için en tehlikeli boyutu bu…
Sürekli yalan söyleyenler, kendilerini o derece kaptırıyor ki, gerçeğin farkına varamıyor! Hakikate tahammül edemiyor…
Yani, hayatın reel olgularıyla iletişim kopukluğu yaşıyor.
Eğer bir ülkede kriz varsa liderinin yalancı olup olmadığına bakarak fikir sahibi olabilirsiniz. Kendi yalanına kendi inanıyordur çünkü…
Yalan konusunda dünyanın en önemli u...