Baykal’a itiraz gerekçeleri
HÜRRİYET'in iki yazarı da Deniz Baykal'ın TBMM başkan adaylığına en uygun isim olduğunu yazınca kendimi sorgulama içinde buldum. Gerçi TV kanallarında görüşlerimi bir miktar dile getirmiştim ama...
HÜRRİYET'in iki yazarı da Deniz Baykal'ın TBMM başkan adaylığına en uygun isim olduğunu yazınca kendimi sorgulama içinde buldum.
Gerçi TV kanallarında görüşlerimi bir miktar dile getirmiştim ama köşeme taşımamıştım, oysa itirazlarım var, bir gazeteci ve oy veren vatandaş olarak.
Emin olun hâlâ da 'Keşke bu yazıyı kaleme almak zorunda kalmasaydım' demekteyim; çünkü her açıdan sorunlu, anımsatmak istemediğim bir konu.
Ancak arzu edilen, etik kuralların sonuna dek geçerli olduğu, onları ihlal edenlerin toplumdan gereken karşılığı gördüğü bir siyasetse susamayız.
O nedenle, Ahmet Hakan'ın ifadesi ile söyleyeyim, 'Baykalcı değilim' arkadaş.
Peki, gerekçelerim neler?
KOMPLOYU KURAN
Baykal'ın siyasi kararlarındaki isabetsizliği/yanlışlığı/niyeti geçiyorum ama izin verin iki tanesine özel vurgu yapayım.
AKP ve CHP'li bir Meclis'te yeni bir anayasa yapmanın yolunu açmayarak, o anayasaya sol bir partinin damga vurmasının önüne set çekti.
27 Nisan muhtırasına tavır almayarak sol geleneğe darbe vurdu, AKP'nin ise yüzde 34'ten yüzde 47'ye tırmanışının yolunu açtı.
(Bu konudaki 17 Mayıs 2012 günlü yazıma bakılmasını da önerebilirim.)
Bugünkü ana gerekçem ise evet, malum 'komplo', 'kaset', 'şantaj' olayı.
Bu üç sözcüğü de kabul ediyorum, özel hayatın gizliliği gerçeğini de o kadar.
Ancak, daha ilk günden itibaren bu itirazlarımdan bağımsız, böylesi bir ilişkisi ortaya çıkan Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istifasını savundum.