Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı elzem
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Ahmet Hakan'a saldırıdan tam beş gün sonra, o da soru üzerine konuştu; 'ama' ve 'ancak' dolu, "Olayı tasvip etmek mümkün değil" temelli sözlerle. Star Grubu patronu ile gazetesine yapılan...
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Ahmet Hakan'a saldırıdan tam beş gün sonra, o da soru üzerine konuştu; 'ama' ve 'ancak' dolu, "Olayı tasvip etmek mümkün değil" temelli sözlerle.
Star Grubu patronu ile gazetesine yapılan saldırıyı anımsattı, 'O gün ne durumdaydılar' sorusuyla Ahmet Hakan ve Hürriyet'i ima etti, 'Şimdi yandım demesinler' diye çok manidar bir çıkış yaptı.
O saldırıları kınamayan bir Hürriyet mensubu çıkmadığı için 'Ne durumdaydılar' sorusunun muhatabı olamazlar; ama açık ve net, Star Grubu'na saldıranları yakalamak devletin temel görevi, yönetenlerin boynunun borcudur.
İstanbul'un göbeğinde, güpegündüz, kameralarda kayıtlı, tanıkları ortada bir saldırının failleri altı haftadır yakalanmadıysa tam bir beceriksizlik var demektir.
Üstelik o günün Emniyet Müdürü bugünün İçişleri Bakanı ise.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN BASKISI
Malum, Ahmet Hakan'a saldırıdan hemen sonra Cumhurbaşkanı TBMM'yi açış konuşmasını yapacaktı, merakla beklendi iki laf etmesi.
Konuya değinmeyince tavrı görünür gibi oldu; oysa selefi Abdullah Gül'ün her Meclis açış konuşması, basına baskılara karşı duran, basın özgürlüğünü savunan sözlerle doluydu.
Gerçi Erdoğan kürsüye 'çözüm süreci' baskısı ile çıktı; çünkü 1 Ekim 2014 günü, aynı kürsüden sürecin, 'Türkiye'nin istikbali, kardeşliği ve demokrasi açısından hayati derecede önem taşıdığını' vurgulayıp ilave etmişti:
"Mimarı olduğum, her türlü siyasi riskine rağmen kararlılıkla bugünlere taşıdığımız çözüm sürecinin, yine kararlılıkla, cesaretle, sabırla geleceğe taşınması en büyük arzumdur."