Türkiye'nin risk ve şansları
ÖNCE Londra'da Dünya Şeker Üreticileri Kongresi'ni, sonra da İstanbul'da Atlantic Council'in düzenlediği Enerji ve Ekonomi Zirvesi'ni izledim. İki uluslararası toplantıda onlarca konuşmacı dinledim; tümünde ortak tek...
ÖNCE Londra'da Dünya Şeker Üreticileri Kongresi'ni, sonra da İstanbul'da Atlantic Council'in düzenlediği Enerji ve Ekonomi Zirvesi'ni izledim.
İki uluslararası toplantıda onlarca konuşmacı dinledim; tümünde ortak tek cümle, “Yatırım ve sağlam bir gelecek arzulayan her ülke, mutlaka ‘şeffaflığı’ ve ‘hukukun üstünlüğünü’ en güçlü şekilde tesis etmeli” oldu.
Türkiye’nin genelde birlikte anıldığı Ortadoğu’ya, siyasetten iş dünyasına, medyaya kadar uluslararası tüm kesimlerde büyük ilgisi var ve bu ilgi, sadece malum terör illetinden kaynaklanmıyor.
Yeni konumuyla İran, enerji kaynaklarıyla Irak, geçiş güzergâhı ve ekonomik gücü ile Türkiye ayrıca özel ilgi nedeni.
Peki Türkiye’ye ilgi yoğunlaşması neden, beklenti ne, istenen ne?
PYD, BARZANİ BELİRSİZLİĞİ
Özellikle İstanbul zirvesi bu sorulara açıklık getirir nitelikteydi.
Büyük salonda büyük merakla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini dinleyenler, ‘Orada zaten savaşan güçler var, kara harekâtına gerek yok’ ifadelerine çok kulak kabarttılar; çünkü ‘O güçler kim’ sorusu önem kazandı.
O güç, El Nusra olamaz, IŞİD gibi görülüyor; Özgür Suriye Ordusu da olamaz, hiç gücü yok; Türkiye’nin özel bir gücünden de söz edilemeyeceğine göre kafalarda PYD imajı doğdu.
Ancak Erdoğan konuşmasında PYD’ye çok net ve keskin tavır aldı.
Ertesi günü Hürriyet’te Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun, PYD’nin de HDP gibi bir parti olduğunu belirten sözleri yayınlandı ama ardından duyduğu düzeltme ihtiyacı yine belirsizlik yarattı.