Adıyla çok yaşasın
“Yüce Meclis'iniz, sahip olduğu fevkalade salâhiyete dayanarak, karşına çıkacak bir icra kuvvetini yalnız denetlemek ve milletin hayati meseleleri üzerinde böyle bir heyetle mücadeleye mecbur kalmak gibi mevcut vaziyetin tahammül...
“Yüce Meclis'iniz, sahip olduğu fevkalade salâhiyete dayanarak, karşına çıkacak bir icra kuvvetini yalnız denetlemek ve milletin hayati meseleleri üzerinde böyle bir heyetle mücadeleye mecbur kalmak gibi mevcut vaziyetin tahammül edemeyeceği sınırlı bir kanun yapma vazifesi ile değil, bütün milletin genel idaresini fiilen üstlenmek ve memleket ve hilafetin selametini bizzat temin ve müdafaa vazife ve salahiyetiyle teşekkül etmiştir ve artık Yüce Meclis'inizin üstünde bir kuvvet mevcut değildir.
"İşte memleketimizin şimdiye kadar geçirdiği buhrandan, felaketlerden, kâh Avrupa'yı taklit etmek, kâh devlet işlerinin idaresini şahsi görüşlere göre tanzim ve tensike çalışmak, kâh kanunu esasiyi bile şahsi ihtiraslara oyuncak eylemek gibi pek acı neticelerini gördüğü basiretsizliklerden hasıl olan genel uyanışa tercüman olduğumuz inancıyla, şu müşkül ve buhranlı tarihi devrin mücahedelerini bu yolda tensik etmek taraftarıyız. Bittabi hüküm, muhterem heyetlerinindir. Yalnız maruz olduğumuz dağılma tehlikesine ve devlet ve millet işlerinin uzun müddetten beri mercisiz kaldığına tekrar nazarı dikkati çekerek, lüzumsuz teoriler arasında devam edecek münakaşaların en fena idarelerden daha ziyade kötü tesirler doğuracağını arz etmeyi de hamiyet vazifesi icabı görüyorum. Cenabı Hak muvaffakiyet ihsan etsin, âmin." (Sürekli alkıılar üç dakika devam etmiştir.)
“Bu önergeyi oya konulmak üzere burada bırakıyorum.”
Atatürk, bu konuşmayı Meclis'in açıldığı ertesi gün 24 Nisan 1920'de yapar. Bu da uzun bir nutuktur. Bir dönemin kapanışı, başka bir dönemin açılışında geçmişin muhasebesidir.
Mustafa Kemal Paşa'nın önergesi, tartışmalardan sonra, aynı gün oyçokluğuyla kabul ed...