Evimizin müdürü kadınlar milletimizi yönetmeye var mısınız?
“Evimizin müdürü kadınlar; köyü de, belediyeleri de, milleti de idare edebilir!” Seçme seçilme hakları konuşulurken böyle diyorlar. Düşünün 1930’larda böyle. Ne müdürü! 90...
“Evimizin müdürü kadınlar; köyü de, belediyeleri de, milleti de idare edebilir!”
Seçme seçilme hakları konuşulurken böyle diyorlar.
Düşünün 1930’larda böyle.
Ne müdürü! 90 yılda genel müdür; CEO’nun CEO’su filan olmuşuz artık...
Daha çok isteriz!
Türk kadını dünyayı yönetmeye aday!
1 Şubat 1931, İzmir Kız Mualim Mektebi. Müdürün odası. Öğretmenlerle ‘Türk kadınlarına tam manasıyla bütün siyasi hakların verilmesi’ konusu konuşuluyor.
Gerisini Hakimiyeti Milliye gazetesinin muhabirinden dinleyelim:
“Vatandaşın rey vermesinin bir hak olduğu tekrar edildikten sonra erkek ve kadın için ferdi ve siyasi hukuk noktai nazarından bir fark olmadığı gibi vatani vazifeler noktai nazarından da bir fark olmaması lazım geleceği beyan olundu. Bu itibarla kadının şimdiki manasıyla bütün siyasi haklara malikiyeti için her vatandaş nazarında bir şeref ve haysiyet hakkı ve bir vatan borcu olan askerlik vazifesini, icabında fiilen yapabilmesi tabii görüldü. Demokrasinin esas noktalarından biri olan müsavatperverliğin ancak bu suretle tahakkuk edebileceği tasrih edildi. Kadının uzvi teşkilatı, seciyesi, haleti ruhiyesi askerlik gibi vazifeleri ifada ademi itiyatları münakaşa olundu. Türk köylü kadınının en ağır işleri yapmakta erkeklere olan iştiraki mesaisi ve mukavemeti mütalaa olundu. Türk tarihinde ve yakın inkılap tarihinde Türk kadınının yaptığı fedakarane hizmetler doğrudan doğruya muharebe meydanlarında yapabileceği hizmetlerin delilleri serd edildi. Neticede Gazi Hazretleri münakaşayı hülasa ederek, bugün için kadının askerlik yapması mevzuu bahis olmasa bile, bütün kızlarımızın vatanın ve milletin yüksek menfaatlerini her suret ve vasıta ile müdafaa ve muhafaza edebilecek kabiliyette yetiştirilmesinin millî terbiyede esas tutulması ve kız çocuklarımızın buna göre bedenî, fikrî ve hissî terbiyeye mazhar edilmesi lâzım geldiğini izah buyurarak şu