Halkın önünde düğmelerinizi ilikleyiniz!
Bazen internet sizinle “sen” diye konuşuyor. İlk adınızla sesleniyor... “Şule... şuraya imza ver...” gibi. Öyle huylanıyorum ki... Nereden geliyor bu samimiyetimiz. Bunu ancak ben belirlerim, izin veririm....
Bazen internet sizinle “sen” diye konuşuyor. İlk adınızla sesleniyor...
“Şule... şuraya imza ver...” gibi.
Öyle huylanıyorum ki...
Nereden geliyor bu samimiyetimiz. Bunu ancak ben belirlerim, izin veririm. Sınırlarımız olmalı. Saygıdır, karşınızdakine verdiğiniz değerdir ona sesleniş biçiminiz.
Kime rastgele “sen” dersiniz?
Yoksul olanlar.. Sizden sınıfsal olarak daha aşağıda gördüğünüz kişiler otomatik bu derecelendirmeye girer.
Hele de kadınlar.
-Kızım bize iki kahve yapıver. Sor bakalım nasıl içerler...
Hizmetliler de “saygın” kişilerden sayılmaz. Rahat dalarsınız.
Örneğin garsonlara:
-Oğlum, bakar mısın...
Ne ayıp!
Nereden oğlunuz oluyor.
Örnek çok da, ben aslında başka bir yere varmaya çalışıyorum.
Lafı sanki biraz dolandırıyorum.
Son dönemin siyasi liderleri neden öyle konuşuyorlar?
Utanıyorum.
Türkiye adına.
Devletimizin saygınlığı adına.
Siyasetin temizliği ve özelliği adına.
Biraz önce Cumhurbaşkanı’nın Fransa’daki basın toplantısını dinledim. Soru soran gazeteciyi azarladı. Kızdıracak bir soruydu, kasıtlıydı vb ama çocuk azarlar gibi “sen... sen...” diyerek olur mu...
-FETÖ ağzıyla konuşuyorsun.
-Bunları yutacak kişi yok karşınızda...