Akılsız kalp, kalpsiz akıl olmaz!
Hamdi Bey: İman için, “dilimizle ikrar, kalbimizle tasdik” ettik deriz. Neden akıl ile tasdik değil? Kalbin tasdik ettiğini niye akıl tasdik etmiyor? Kalp ile akıl arasında ne fark vardır?”KALP İMANIN...
Hamdi Bey: İman için, “dilimizle ikrar, kalbimizle tasdik” ettik deriz. Neden akıl ile tasdik değil? Kalbin tasdik ettiğini niye akıl tasdik etmiyor? Kalp ile akıl arasında ne fark vardır?”
KALP İMANIN MAHALLİDİR
Kur’ân, “Allah, kişi ile kalbi arasına girer.”1 Buyuruyor. Peygamber Efendimiz de (asm) “Rahmân’ın iki parmağı arasında olmayan bir kalp yoktur.”2 buyuruyor. Bedîüzzaman’a göre, latîfe-i Rabbaniye olan kalbin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, çam kozalağı kadar bir cisimden ibaret olan beden kalbinin bedene yaptığı hizmet gibidir. Nasıl ki bedenin bütün birimlerine hayat ırmağını kalp pompalıyor ve gönderiyor, maddî hayat onun işlemesiyle ayakta duruyor, sustuğu zaman ceset de hayatiyetini kaybediyor ise; lâtîfe-i Rabbaniye olan manevî kalp de manevî duygularımızın tamamını hakikî bir hayat nûru ile canlandırır ve ışıklandırır. Manevî kalbimize bu hayat iksirini veren imandır. İmanın mahalli, yeri ve yurdu, bu manevî kalptir. Eğer iman olmazsa, kalbimiz ve kalbî kuvvetlerimiz söner; et parçasından ibaret olan beden de bir ölü gibi bir kuru heykelden ibaret kalır.3
AKIL RUHUN GÖZÜDÜR