Allah’tan aldığımız dev ücretler
İstanbul’dan okuyucumuz: “İman etmemiş; ama iyilikte hissesi çok olan birisi cennete gider mi? Bu kişinin ahiretteki durumu nedir? Eğer cennete gitmez ise yaptığı iyiliklerin sevabı ne olacak? Bu adaletsizlik olmaz...
İstanbul’dan okuyucumuz: “İman etmemiş; ama iyilikte hissesi çok olan birisi cennete gider mi? Bu kişinin ahiretteki durumu nedir? Eğer cennete gitmez ise yaptığı iyiliklerin sevabı ne olacak? Bu adaletsizlik olmaz mı?”
ÜZERİMİZDE ALLAH’IN HAKKI SINIRSIZDIR
Bütün dünyayı iyiliklerimizle doldurmuş olalım ve düşünelim: Biz miyiz insanlara çok iyilik yapmış olan; yoksa Allah mı bize sınırsız iyilikler yapmakta olan?
Biz iyilik yaparken, Allah’ın bize lütfettiği envai çeşit imkânları, hadsiz hudutsuz iyilikleri kullandığımızı unutmuyoruz değil mi?
Dolayısıyla, bizim elimizle insanlar eğer iyilik buluyorlarsa, bu esasen Allah’ın iyiliğinden başka bir şey değildir!
Netice itibariyle şükür de, hamd de her halde Allah’ın hakkıdır!
Bizi iyiliğe vesile kıldığı için, bizim de vazifemiz şükürden başka bir şey değildir!
Dolayısıyla bizim iyiliklerimiz için Allah’tan bir hak istemeye, mükâfat istemeye, adalet istemeye hakkımız yoktur!
Allah’ın ise bizim üzerimizde hakkı sınırsızdır!
Bediüzzaman’ın ifadesiyle, insan olarak “biz ücretimizi almışız; ona göre hizmetle ve ubudiyetle muvazzafız.”1
ALDIĞIMIZ DEV ÜCRETLER
Bediüzzaman, Allah’tan aldığımız dev ücretleri Sözler adlı eserinde şöyle sıralıyor: