Bin düşün, bir söyle
Oğuzhan Bey: “Müslüman iken elfaz-ı küfür bir söz söyleyen dinden çıkar mı? Çıkarsa da geçmişteki sevapları silinir mi? Tevbe edip geri dönerse imanını sağlamlaştırma...
Oğuzhan Bey: “Müslüman iken elfaz-ı küfür bir söz söyleyen dinden çıkar mı? Çıkarsa da geçmişteki sevapları silinir mi? Tevbe edip geri dönerse imanını sağlamlaştırma imkânı var mıdır? Her gün bilip bilmeden çok sözler söylüyoruz. Küfür ve şirk sözler çıkıyor belki de. Ne yapmalıyız? Açıklayıcı cevaplar verirseniz sevinirim.”
İMAN KALPDEDİR AMA...
Ayine-i Samed olan kalptir1; dil değildir.
Allah kalbe bakar. İman kalptedir.
İman dilde değildir.
Öncelikle söyleyeceğimiz: Bu meseleyi vesvese konusu haline getirmeyelim. Şeytana bizi işletme kapısı açmayalım.
Fakat gerçek şu ki: Kalpteki iman, dile tesir etmeli.
Dil kalbe boyun eğmeli, kalbin boyası ile boyanmalı, kalbin imanına ve takvasına göre sarf-ı kelam etmeli.
Dil, göz, kulak elbette yaptıklarından sorumludurlar.
Fakat kalpte küfür yoksa, kalpte iman varsa, dilin, gözün ve kulağın kusurları, yanlışları, hataları, günahları insanı dinden çıkarmaz.
Ama sorumluluk getirir.
Alâyla elfâz-ı küfür denebilecek sözler kişiye mânevi sukut verir. Yani kişi böyle sözlerle değer kaybeder. Günah kazanır. Belki gazab-ı İlahiyi celp eder. Bunlar elbette hoş sonuçlar değildir.