Cenazeyi ibra etmekte gerçekçi olmak
Malatya’dan okuyucumuz: Cenaze namazı kılındıktan sonra tanımadığımız bir mevtaya ‘iyi biliriz’ dememiz ve hakkımızı helâl etmemiz ne anlama geliyor? Gerçekten helâl etmiş oluyor muyuz? Kabirde...
Malatya’dan okuyucumuz: Cenaze namazı kılındıktan sonra tanımadığımız bir mevtaya ‘iyi biliriz’ dememiz ve hakkımızı helâl etmemiz ne anlama geliyor? Gerçekten helâl etmiş oluyor muyuz? Kabirde beden azap görür mü?”
İNSANLARIN İBRASI, BİR MAHŞER BELGESİDİR
Dürüstçe yapılmış hüsn-ü şahadet önemlidir.
İnsanlar dünyayı birlikte yaşıyorlar, mahşere birlikte çıkacaklar. Dolayısıyla birlikte yaşayan insanların, akrabaların, komşuların, aynı mahal sakinlerinin birbirleri hakkındaki hüsn-ü şahadetleri ve varsa haklarını helâl etmeleri veya helâl etmekten sakınmaları önemlidir.
İnsanların hüsn-ü şahadetleri birer mahşer belgesi olduğu gibi, ‘hakkımı helâl ediyorum’ sözü de kul hakkının ibrası açısından önemli bir mahşer belgesidir.
Bir cenaze hakkında böyle bir hüsn-ü şahadet ve başkalarının onun üzerindeki haklarını helâl etmeleri beyanı o kişiyi -gerçek yüzünü, gizli hallerini, şahsî amellerinin muhasebesini Allah’a bırakmak şartıyla,- mahşere dönük olarak ibra etmek, yani aklamak demektir.
Bu aklama şahadeti sünnettir. Allah nezdinde muteberdir. Ancak kişinin aklanmayacak günahları varsa ve herkesçe biliniyorsa ve yüzde elliden fazla iyi bilinen yanları da yok ise elbette her şeye rağmen o kişiyi aklamak şart değildir.
İmam sorduğunda tanımadığımız kişi hakkında bir şey söylemek zorunda değiliz. Tanımıyorsak suskun kalmamızda bir sakınca olmamakla beraber, oradaki ekseriyetin hüsn-ü şahadetine dayanarak iyi biliriz demek daha faziletlidir.