Risalet mertebesi emsalsizdir
Recep ALBAYRAK: “Emirdağ Lâhikası 142. Sayfada geçen şu ifadeyi açıklar mısınız: ‘risalet cihetiyle değil, belki velâyet-i Ahmediye noktasında…” Neden risalet cihetiyle değil?”GÖKLERDEN...
Recep ALBAYRAK: “Emirdağ Lâhikası 142. Sayfada geçen şu ifadeyi açıklar mısınız: ‘risalet cihetiyle değil, belki velâyet-i Ahmediye noktasında…” Neden risalet cihetiyle değil?”
GÖKLERDEN CEVŞEN’E DUYULAN HÜRME
Bediüzzaman Hazretleri’ne Cevşen okumanın sevabı hakkında bir rivayetin sıhhatinden soruyorlar.
Rivayet şöyledir: “Göklerdeki büyük melaikeler o duâ (Cevşen) sahibini gördükçe kürsilerinden inip ona pek büyük bir tevazu ile hürmet ederler.”1
Cevşen sahibinden birinci derecede maksat Resul-i Ekrem Efendimiz’dir (asm). İkinci derecede ise, O’na tam tebaiyet eden has varisleri muraddır.
Yoksa Cevşen’i sadece okumak kâfi değildir. Aksi takdirde sadece okumakla bu mertebeye yetişilse, bu “muvazene-i ahkâmı bozar, farzlara ilişir.”2
Yani zihinlerde ahkâm arasında muvazene kalmaz. Farzların değeri düşer. Böyle değil.
BÜYÜK MELÂİKENİN KÜRSİLERDEN İNMESİ
Bediüzzaman Hazretleri bu meseleyi izah ederken birçok sevap ve feyiz sırlarını da açıklamıştır. Bunları sıralamaya çalışalım:
1- Bu müjde, Resul-i Ekrem Efendimiz’in (asm) zatına baktığı cihetle mübalâğadan uzaktır ve tam hakikati ifade eder.
2- Cevşen’de bin bir esma zikrediliyor. Zikredilen bin bir esmanın hakikatlerine baktığı cihetle, bu müjde yine mübalâğadan uzaktır ve tam hakikattir. Çünkü bin bir esmanın tecellilerinden gelen feyizlere nihayet yoktur, kayıt yoktur, sınır yoktur. Büyük melaikelerin kürsilerinden inip hürmet göstermeleri bu feyizlerden pek az bir kısmının cilvesinden ibarettir.
3- Gerçi Resul-i Ekrem Efendimiz’in (asm) sevap ve feyiz hanesine her gün bütün ümmeti kadar hasenat işleniyor.
Çünkü O (asm);
a) Getirdiği din, kitap, sünnet, nur, hasenat, sevap ve feyizle bütün ümmetini iki cihanda saadetlere gark etmiştir.