PKK ne istiyorsa onu yapıyorlar!
CHP ile HDP'nin kapalı kapılar ardında ittifak yaptığı herkesçe biliniyordu. Milletin tepkisini çekmemek için yapılan gizli pazarlıklar açıktan yapılmaya başlandı nihayet... Artık her şey...
CHP ile HDP'nin kapalı kapılar ardında ittifak yaptığı herkesçe biliniyordu. Milletin tepkisini çekmemek için yapılan gizli pazarlıklar açıktan yapılmaya başlandı nihayet...
Artık her şey gözlerimizin önünde yaşanıyor.
Hapisteki Demirtaş'ı ziyaret ederek miting çalışmalarına başlayan Muharrem İnce, Diyarbakır'da HDP'lilerin doldurduğu meydanda miting yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu kendi seçmenine, "HDP'yi baraj altında bırakmayın" diye yalvarıyor.
Günlerdir yazıyorum.
"CHP'nin Demirtaş sevgisi boşuna değil. Kandil ve Pensilvanya'dan gelen talimat üzerine iki parti kendi aralarında anlaştı" diyorum.
Dün bu sözlerim, CHP'li Özgür Özel tarafından tescillendi.
Habertürk canlı yayınına katılan Özel, Muharrem İnce'nin ikinci tura kalması hâlinde, hapishanede bulundan HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş'a yardımcılık teklif edileceğini açıkladı.
Şöyle diyor:
"Bir Saadet Partili, bir İyi Partili, bir HDP'li ikinci turda kendinden bir Cumhurbaşkanı yardımcısına ve bakana oy vermek için gider gibi bir motivasyonla sandığa gitmelidir!"
Programda sunucu daha açık konuşmasını istiyor: "Yani ikinci turda Muharrem İnce'nin Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Demirtaş'ı başkan yardımcısı olarak açıklaması ihtimali güçlü mü?"
Cevabı aynen aktarıyorum:
"Bunu açıklamak Muharrem İnce'ye düşer ama her parti, kendilerine gelen teklifleri en iyi şekilde değerlendirirler. Ama olumlu dönüşler olur!"
Yani "HDP oylarını ikinci turda bize versin. Biz de Demirtaş'ı başkan yardımcısı yapalım" diye vaatte bulunuyor.
Gayet açık ve net mi?
Puzzle'ın parçalarını birleştirmek adına hatırlatayım:
Kandil'den gelen, "HDP baraj altında kalmamalı" talimatından sonra harekete geçen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Mayıs'ta NTV'de çok kritik açıklamalar yaptı.
Partisinin seçim beyannamesinde yer alan "özerklik" konusunu ele alan CHP lideri, terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı HDP ile bu konuda fikir birliği içerisinde olduklarını gösterdi.
"Bizim iktidarımızda yerel yönetimlerin özerklik şartı uygulanacak" diyerek, PKK'nın kırk yıldır her türlü hainlikle alamadığı şeyi, kendi elleriyle vereceğini söyledi.
4 gün önce yazdığım yazıda, bir senaryodan bahsetmiş, "Diyelim ki 25 Haziran sabahında Muharrem İnce ya da Meral Akşener'in Cumhurbaşkanı olduğu, Millet İttifakı'nın da Meclis çoğunluğunu ele geçirdiği bir Türkiye'ye uyandık. Böyle bir durumda, Türkiye'yi aslında kim yönetir?" diye sormuştum.
Sorunun cevabını tekrar vereyim: Böyle bir durumda Türkiye'yi HDP ve PKK yönetir!
HDP'nin dışarıdan verdiği destek sayesinde Meclis'te çoğunluğu sağlayabilen Millet İttifakı'nın, PKK'nın isteklerini yerine getirmeden bu çoğunluğu sürdürebilmesi, iktidarını devam ettirebilmesi mümkün değil.
PKK'nın, "Demirtaş'ı hapisten çıkarıp başkan yardımcısı yaparsanız sizi destekleriz" talimatını yerine getireceklerine şimdiden söz verdiler bile. Kazanmaları durumunda HDP’li isimleri bakanlar kuruluna sokacaklarını da açıkladılar.
Geriye ne kaldı?
PKK ve HDP’nin istediği özerkliğin verilmesi. Daha doğrusu sınırımızda bir terör devletinin kurulmasına müsaade edilmesi. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli bunun sözünü çok önceden vermiş, “İktidarda yer almamız durumunda Afrin’i geri alacağız” demişti. E, bunu söyleyen adam bakanlar kurulunda yer alacağına göre, bu ihtimal uzakta olmasa gerek değil mi?
Ve büyük final…
Terörist başı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması.
Şimdi ben bunları yazdım ya. Birileri, “Habur, Oslo, Çözüm Süreci” falan diye saymaya başlayacak, biliyorum.
Onlara söyleyeceğim şudur:
AK Parti hükûmeti, “Belki özlediğimiz barış bu yöntemle gelir” umuduyla bütün bu hataları yaptı, doğrudur. Ama barışın gelmeyeceğini gördüğü anda, terör örgütünün karşısına geçerek hatasını telafi etmesini de bildi.
Hatadan dönmek erdemdir.
Barışı getirmek için bir masaya oturmakla, terörü yeniden hâkim kılmak için anlaşma yapmak başka şeydir. Hataya hata katmak, o hatayı bile bile yapmak ihanettir.
Hainliktir!
Sizin şu anda yaptığınız da budur!
Ve bu millet 24 Haziran’da bu hainliğe izin vermeyecek. Şimdiden söyleyeyim.
Başaramayacaksanız!
Artık her şey gözlerimizin önünde yaşanıyor.
Hapisteki Demirtaş'ı ziyaret ederek miting çalışmalarına başlayan Muharrem İnce, Diyarbakır'da HDP'lilerin doldurduğu meydanda miting yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu kendi seçmenine, "HDP'yi baraj altında bırakmayın" diye yalvarıyor.
Günlerdir yazıyorum.
"CHP'nin Demirtaş sevgisi boşuna değil. Kandil ve Pensilvanya'dan gelen talimat üzerine iki parti kendi aralarında anlaştı" diyorum.
Dün bu sözlerim, CHP'li Özgür Özel tarafından tescillendi.
Habertürk canlı yayınına katılan Özel, Muharrem İnce'nin ikinci tura kalması hâlinde, hapishanede bulundan HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş'a yardımcılık teklif edileceğini açıkladı.
Şöyle diyor:
"Bir Saadet Partili, bir İyi Partili, bir HDP'li ikinci turda kendinden bir Cumhurbaşkanı yardımcısına ve bakana oy vermek için gider gibi bir motivasyonla sandığa gitmelidir!"
Programda sunucu daha açık konuşmasını istiyor: "Yani ikinci turda Muharrem İnce'nin Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Demirtaş'ı başkan yardımcısı olarak açıklaması ihtimali güçlü mü?"
Cevabı aynen aktarıyorum:
"Bunu açıklamak Muharrem İnce'ye düşer ama her parti, kendilerine gelen teklifleri en iyi şekilde değerlendirirler. Ama olumlu dönüşler olur!"
Yani "HDP oylarını ikinci turda bize versin. Biz de Demirtaş'ı başkan yardımcısı yapalım" diye vaatte bulunuyor.
Gayet açık ve net mi?
Puzzle'ın parçalarını birleştirmek adına hatırlatayım:
Kandil'den gelen, "HDP baraj altında kalmamalı" talimatından sonra harekete geçen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Mayıs'ta NTV'de çok kritik açıklamalar yaptı.
Partisinin seçim beyannamesinde yer alan "özerklik" konusunu ele alan CHP lideri, terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı HDP ile bu konuda fikir birliği içerisinde olduklarını gösterdi.
"Bizim iktidarımızda yerel yönetimlerin özerklik şartı uygulanacak" diyerek, PKK'nın kırk yıldır her türlü hainlikle alamadığı şeyi, kendi elleriyle vereceğini söyledi.
4 gün önce yazdığım yazıda, bir senaryodan bahsetmiş, "Diyelim ki 25 Haziran sabahında Muharrem İnce ya da Meral Akşener'in Cumhurbaşkanı olduğu, Millet İttifakı'nın da Meclis çoğunluğunu ele geçirdiği bir Türkiye'ye uyandık. Böyle bir durumda, Türkiye'yi aslında kim yönetir?" diye sormuştum.
Sorunun cevabını tekrar vereyim: Böyle bir durumda Türkiye'yi HDP ve PKK yönetir!
HDP'nin dışarıdan verdiği destek sayesinde Meclis'te çoğunluğu sağlayabilen Millet İttifakı'nın, PKK'nın isteklerini yerine getirmeden bu çoğunluğu sürdürebilmesi, iktidarını devam ettirebilmesi mümkün değil.
PKK'nın, "Demirtaş'ı hapisten çıkarıp başkan yardımcısı yaparsanız sizi destekleriz" talimatını yerine getireceklerine şimdiden söz verdiler bile. Kazanmaları durumunda HDP’li isimleri bakanlar kuruluna sokacaklarını da açıkladılar.
Geriye ne kaldı?
PKK ve HDP’nin istediği özerkliğin verilmesi. Daha doğrusu sınırımızda bir terör devletinin kurulmasına müsaade edilmesi. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli bunun sözünü çok önceden vermiş, “İktidarda yer almamız durumunda Afrin’i geri alacağız” demişti. E, bunu söyleyen adam bakanlar kurulunda yer alacağına göre, bu ihtimal uzakta olmasa gerek değil mi?
Ve büyük final…
Terörist başı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması.
Şimdi ben bunları yazdım ya. Birileri, “Habur, Oslo, Çözüm Süreci” falan diye saymaya başlayacak, biliyorum.
Onlara söyleyeceğim şudur:
AK Parti hükûmeti, “Belki özlediğimiz barış bu yöntemle gelir” umuduyla bütün bu hataları yaptı, doğrudur. Ama barışın gelmeyeceğini gördüğü anda, terör örgütünün karşısına geçerek hatasını telafi etmesini de bildi.
Hatadan dönmek erdemdir.
Barışı getirmek için bir masaya oturmakla, terörü yeniden hâkim kılmak için anlaşma yapmak başka şeydir. Hataya hata katmak, o hatayı bile bile yapmak ihanettir.
Hainliktir!
Sizin şu anda yaptığınız da budur!
Ve bu millet 24 Haziran’da bu hainliğe izin vermeyecek. Şimdiden söyleyeyim.
Başaramayacaksanız!
Allah'a ısmarladık...
12 Eylül 2019 | 25.475 Okunma
Kim bunlar?
09 Eylül 2019 | 13.005 Okunma
Yine yalan İmamoğlu, yine yalan!
07 Eylül 2019 | 8.850 Okunma
Düşünce özürlülüğü!..
05 Eylül 2019 | 7.939 Okunma
İmamoğlu'na kim operasyon çekiyor?
03 Eylül 2019 | 15.959 Okunma
TÜM YAZILARI