Şu Suriyeliler meselesi…
“AK Parti’nin önündeki beş büyük sorun” başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. O yazıda, “Suriyeliler meselesi bir an önce çözülmeli” uyarısında...
“AK Parti’nin önündeki beş büyük sorun” başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. O yazıda, “Suriyeliler meselesi bir an önce çözülmeli” uyarısında bulunmuştum.
Nasıl çözülmeli sorusunun cevabına geleceğim ama önce şu Taksim’deki meseleyi enine boyuna konuşalım istiyorum.
Malumunuz; bir grup Suriyelinin yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’nda Suriye bayrağı açıp Beşar Esad aleyhine slogan atarak eğlenmesi medyanın da fitillemesi sayesinde gündeme oturdu.
Olaya üç farklı tepki geldi.
Eleştirenler, “Mehmetçik onların ülkesini kurtarmaya çalışırken onlar burada eğlenemez. Burada bayrak açıp eğleneceklerine gidip ülkelerini kurtarsınlar” dedi.
Savunanlar, “Ne yani olay çıkarmadıktan sonra Suriyelilerin bu ülkede yılbaşı kutlama hakkı yok mu?” dedi.
Üçüncü kesim ise ürküten bir tablodan yola çıktı, “Artık kendi ülkemizde mülteci gibiyiz. Adım başı bunlar var ve kendi ülkemizde yılbaşı kutlamalarının sembol alanı sayılan Taksim Meydanı’na dahi giremedik. Yakında bunlar ülkeyi ele geçirecek” diyerek korkusunu dile getirdi.
Eleştirenlerin yorumlarından başlamak gerekirse…
Önce şu yanlış algıyı ortadan kaldıralım. Mehmetçik öyle söylendiği gibi Suriye’yi kurtarmak için savaşmıyor. Aksine, Türkiye’nin yanı başında bir terör devletinin kurulmasını engellemek ve teröristleri inlerinde enselemek için Suriye topraklarında savaşıyor.
Ve aynı zamanda bizim varlıklarından şikâyetçi olduğumuz Suriyelileri geri gönderebilmek için o bölgeleri terörden ve teröristlerden temizliyor.
Bu, işin bir boyutu…
İkinci boyutu ise şu:
Türkiye’de bulunan her Suriyeli mendil açıp dilenmiyor ya da ülke kaynaklarından bedava yiyip içmiyor. Varlıklarını kaçırmayı başaranlar burada bizim dahi yaşayamadığımız ölçüde lüks hayat yaşıyor. Ticarethane açanı da var AVM’lerde inanılmaz boyutlarda alışveriş yapanı da…
Suça bulaşmayan bu kesimi dışlamak bana pek mantıklı gelmiyor.
İşin üçüncü boyutu ise ucuza çalıştırılan Suriyeliler. Bugün Türkiye’nin her yerinde alışveriş veya mola için oturduğumuz pek çok iş yerinde Suriyeliler çalıştırılıyor.
Hem de çerez parasına…
Çalıştırmaya gelince avucunun arasına alıp suyu çıkıncaya kadar sıkacaksın, ama arkadan da “Suriyelileri istemiyoruz” diyeceksin.
Bunun adı da kısaca ikiyüzlülük oluyor.
“Yakında ülkemizi elimizden alacaklar” diyenlerin korkularına da hak vermiyor değilim. Ancak bu meseleyi de öyle dallanıp budaklanacak ya da uzun yıllara yayılacak bir mesele olarak görmüyorum.
Türkiye’nin yapmayı düşündüğü yeni operasyonlarla birlikte, Suriye’nin hatırı sayılır bir bölümü yaşanabilir hâle gelecek. Bu da ülkemizdeki Suriyelilerin ciddi bir kesiminin buralara kaydırılabileceği anlamına geliyor.
Astana süreciyle birlikte günden güne normalleşen Suriye’ye dönüşler de önümüzdeki yaz ayından itibaren hız kazanacak diye düşünüyorum.
Suriyelilerin Taksim Meydanı'nda eğlenmesini savunanlara gelince…
Zannedersem bu arkadaşların anlamadığı nokta şurası. Türkiye’ye gelen Suriyeliler Türkiye’nin kanun ve kurallarına göre değil, Suriye’nin kanun ve kurallarına göre bir hayat yaşıyor.
Hatta kanun kural tanımayanları bile oluyor.
Eğlencelerinden, komşuluk ilişkilerine varıncaya kadar yaptıkları her hareket, bu hâllerinden rahatsız olan kesimi sokağa çıkmaya korkar hâle getiriyor.
Lütfen önümüzdeki bu sorunu halının altına süpürmeyelim. Ciddi bir kesim, “Biz bu durumdan rahatsızız” diyorsa, onların rahatsızlığına saygı duymamız ve çözüm aramamız lazım.
Gaziantep başta olmak üzere pek çok il, Suriyelilerin bu davranışları nedeniyle patlamaya hazır bombaya dönmüş durumda. “Ne yani Ensar-Muhacir ilişkisi olmasın mı?” demek yerine, sorunu iyi tespit etmek gerekiyor.
Bunun çözümü de sıkı emniyet tedbirlerinden geçiyor.
Emniyet teşkilatının bu noktada acımasız olması, gelen şikâyetlere çok ciddi eğilmesi, sorun çıkaran Suriyelilere aman vermemesi ve derhal sınır dışı etmesi gerekiyor. Ya da en azından bu tiplerin mülteci kamplarına gönderilmesi ve şehir içine çıkmasının engellenmesi gerekiyor.
Bu arada…
“Mehmetçik bunların yerine savaşıyor, bunlar Türkiye’de keyif çatıyor” diyenlerin de gözden kaçırmaması gereken bir şey var. Yukarıda da söylediğim gibi Mehmetçik Suriye için değil, Türkiye’nin düşmanlarıyla, yani PKK/YPG ile savaşıyor.
Ama savaşan sadece Mehmetçik değil.
Özgür Suriye Ordusu bugüne kadar yapılan operasyonların tamamında ön saflarda yer aldı ve almaya devam ediyor. Yüzlercesi bu savaşta can verdi. Bunu görebilmek için cepheye gitmeye falan gerek yok. Google’ı açıp onların YPG’ye karşı verdiği mücadeleyi rahatlıkla görebilirsiniz.
Nasıl çözülmeli sorusunun cevabına geleceğim ama önce şu Taksim’deki meseleyi enine boyuna konuşalım istiyorum.
Malumunuz; bir grup Suriyelinin yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’nda Suriye bayrağı açıp Beşar Esad aleyhine slogan atarak eğlenmesi medyanın da fitillemesi sayesinde gündeme oturdu.
Olaya üç farklı tepki geldi.
Eleştirenler, “Mehmetçik onların ülkesini kurtarmaya çalışırken onlar burada eğlenemez. Burada bayrak açıp eğleneceklerine gidip ülkelerini kurtarsınlar” dedi.
Savunanlar, “Ne yani olay çıkarmadıktan sonra Suriyelilerin bu ülkede yılbaşı kutlama hakkı yok mu?” dedi.
Üçüncü kesim ise ürküten bir tablodan yola çıktı, “Artık kendi ülkemizde mülteci gibiyiz. Adım başı bunlar var ve kendi ülkemizde yılbaşı kutlamalarının sembol alanı sayılan Taksim Meydanı’na dahi giremedik. Yakında bunlar ülkeyi ele geçirecek” diyerek korkusunu dile getirdi.
Eleştirenlerin yorumlarından başlamak gerekirse…
Önce şu yanlış algıyı ortadan kaldıralım. Mehmetçik öyle söylendiği gibi Suriye’yi kurtarmak için savaşmıyor. Aksine, Türkiye’nin yanı başında bir terör devletinin kurulmasını engellemek ve teröristleri inlerinde enselemek için Suriye topraklarında savaşıyor.
Ve aynı zamanda bizim varlıklarından şikâyetçi olduğumuz Suriyelileri geri gönderebilmek için o bölgeleri terörden ve teröristlerden temizliyor.
Bu, işin bir boyutu…
İkinci boyutu ise şu:
Türkiye’de bulunan her Suriyeli mendil açıp dilenmiyor ya da ülke kaynaklarından bedava yiyip içmiyor. Varlıklarını kaçırmayı başaranlar burada bizim dahi yaşayamadığımız ölçüde lüks hayat yaşıyor. Ticarethane açanı da var AVM’lerde inanılmaz boyutlarda alışveriş yapanı da…
Suça bulaşmayan bu kesimi dışlamak bana pek mantıklı gelmiyor.
İşin üçüncü boyutu ise ucuza çalıştırılan Suriyeliler. Bugün Türkiye’nin her yerinde alışveriş veya mola için oturduğumuz pek çok iş yerinde Suriyeliler çalıştırılıyor.
Hem de çerez parasına…
Çalıştırmaya gelince avucunun arasına alıp suyu çıkıncaya kadar sıkacaksın, ama arkadan da “Suriyelileri istemiyoruz” diyeceksin.
Bunun adı da kısaca ikiyüzlülük oluyor.
“Yakında ülkemizi elimizden alacaklar” diyenlerin korkularına da hak vermiyor değilim. Ancak bu meseleyi de öyle dallanıp budaklanacak ya da uzun yıllara yayılacak bir mesele olarak görmüyorum.
Türkiye’nin yapmayı düşündüğü yeni operasyonlarla birlikte, Suriye’nin hatırı sayılır bir bölümü yaşanabilir hâle gelecek. Bu da ülkemizdeki Suriyelilerin ciddi bir kesiminin buralara kaydırılabileceği anlamına geliyor.
Astana süreciyle birlikte günden güne normalleşen Suriye’ye dönüşler de önümüzdeki yaz ayından itibaren hız kazanacak diye düşünüyorum.
Suriyelilerin Taksim Meydanı'nda eğlenmesini savunanlara gelince…
Zannedersem bu arkadaşların anlamadığı nokta şurası. Türkiye’ye gelen Suriyeliler Türkiye’nin kanun ve kurallarına göre değil, Suriye’nin kanun ve kurallarına göre bir hayat yaşıyor.
Hatta kanun kural tanımayanları bile oluyor.
Eğlencelerinden, komşuluk ilişkilerine varıncaya kadar yaptıkları her hareket, bu hâllerinden rahatsız olan kesimi sokağa çıkmaya korkar hâle getiriyor.
Lütfen önümüzdeki bu sorunu halının altına süpürmeyelim. Ciddi bir kesim, “Biz bu durumdan rahatsızız” diyorsa, onların rahatsızlığına saygı duymamız ve çözüm aramamız lazım.
Gaziantep başta olmak üzere pek çok il, Suriyelilerin bu davranışları nedeniyle patlamaya hazır bombaya dönmüş durumda. “Ne yani Ensar-Muhacir ilişkisi olmasın mı?” demek yerine, sorunu iyi tespit etmek gerekiyor.
Bunun çözümü de sıkı emniyet tedbirlerinden geçiyor.
Emniyet teşkilatının bu noktada acımasız olması, gelen şikâyetlere çok ciddi eğilmesi, sorun çıkaran Suriyelilere aman vermemesi ve derhal sınır dışı etmesi gerekiyor. Ya da en azından bu tiplerin mülteci kamplarına gönderilmesi ve şehir içine çıkmasının engellenmesi gerekiyor.
Bu arada…
“Mehmetçik bunların yerine savaşıyor, bunlar Türkiye’de keyif çatıyor” diyenlerin de gözden kaçırmaması gereken bir şey var. Yukarıda da söylediğim gibi Mehmetçik Suriye için değil, Türkiye’nin düşmanlarıyla, yani PKK/YPG ile savaşıyor.
Ama savaşan sadece Mehmetçik değil.
Özgür Suriye Ordusu bugüne kadar yapılan operasyonların tamamında ön saflarda yer aldı ve almaya devam ediyor. Yüzlercesi bu savaşta can verdi. Bunu görebilmek için cepheye gitmeye falan gerek yok. Google’ı açıp onların YPG’ye karşı verdiği mücadeleyi rahatlıkla görebilirsiniz.
Allah'a ısmarladık...
12 Eylül 2019 | 25.475 Okunma
Kim bunlar?
09 Eylül 2019 | 13.005 Okunma
Yine yalan İmamoğlu, yine yalan!
07 Eylül 2019 | 8.850 Okunma
Düşünce özürlülüğü!..
05 Eylül 2019 | 7.939 Okunma
İmamoğlu'na kim operasyon çekiyor?
03 Eylül 2019 | 15.959 Okunma
TÜM YAZILARI