AKP’nin vebali
EVVELA şunu belirteyim, ben AK Parti'den nefret edenlerin sözcülüğünü yapmak için yazmıyorum. Hiçbir nefretin sözcüsü değilim. Peki, bu parti söz konusu olunca ne amaçla yazıyorum?Partide ve iktidarda...
EVVELA şunu belirteyim, ben AK Parti'den nefret edenlerin sözcülüğünü yapmak için yazmıyorum. Hiçbir nefretin sözcüsü değilim.
Peki, bu parti söz konusu olunca ne amaçla yazıyorum?
Partide ve iktidarda hâlâ vicdanını kaybetmeyenler okuduklarında düşünsünler ve bir şeyler yapmaları gerektiğini görsünler diye yazıyorum.
AKP bugün de Türkiye'nin birinci partisidir. Bu partinin nasıl iyi başlayıp hangi sebeplerden kötü bir noktaya gelindiğinin görülmesi bütün Türkiye için çok önemlidir.
BİR HUKUK ADAMI
Gidişata bir örnek olarak, anayasa hukukçusu Prof. Osman Can'dan bahsedeceğim. Raporlarından, kitaplarından bilirim kendisini. Bazı görüşlerine katılmasam da hukukun üstünlüğüne inandığından şüphem yoktur. 7 Haziran seçimlerinde AKP'den Meclis'e girdiğinde sevinmiştim. Kudret sahiplerinin "hukuk danışmanı" değil, sadece "hukukçu" olarak hareket edecek bir isim parlamentoya girdi diye.
Fakat 1 Kasım seçimleri için aday yapılmadı!
Dün şöyle bir tweet atmış:
"Son 5 yıldır, yeni bir toplum sözleşmesi temelinde, yapısal dönüşüm ötelendikçe ülke yönetilemez hale gelecektir dedim. Ve bugün yastayız!"
Buradaki "yönetilemezlik" kavramının üzerinde durmak istiyorum.
ARINÇ DA UYARMIŞTI
Bir toplumda sorunların yığılıp patlamasıyla ya da sert siyasi kutuplaşmalar yüzünden ülkenin "yönetilemez" ya da hükümetlerin "yönetemez" hale gelmesi!
Bu "yönetilemezlik" uyarısını öteden beri ben de yazıyorum.
Sayın Bülent Arınç da kendi hükümetine aynı uyarıyı yapmıştı:
"Eleştirisine kulak asmazsan, sözünü dinlemezsen, sözünü kesmeye çalışırsan, birikir birikir, Türkiye yönetilemez hale gelir." (8 Kasım 2014)
AKP'nin son dört-beş yılının özeti budur!