AYM’nin iki kararı
Anayasa Mahkemesi’nin iki kararı 11 Eylül günü Resmi Gazete’de yayınlandı. OHAL dönemlerinde bile somut delil olmadan insanları tutuklamanın “hak ihlali” olduğunu tespit ediyor. Daha önemlisi “somut delil”...
Anayasa Mahkemesi’nin iki kararı 11 Eylül günü Resmi Gazete’de yayınlandı. OHAL dönemlerinde bile somut delil olmadan insanları tutuklamanın “hak ihlali” olduğunu tespit ediyor. Daha önemlisi “somut delil” kavramının ne olduğunu hatırlatıyor: MİT’nin, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun, diğer idari makamların raporları, kararları, bazı tanıkların “bu adam şucudur, bucudur” tarzındaki beyanları “delil” sayılamaz! Bunlar “kanaat”tir, “delil” değildir. Anayasa Mahkemesi’nin dört yıl önceki bir kararı şöyledir: “MİT’e yetki sadece önleyici istihbarat elde etmek ve analiz yapabilmek amacıyla verildiğinden bu yetkinin kullanılması sonucu elde edilen bilgilerin anılan amaç dışında kullanılması, örneğin adli soruşturma ve kovuşturmalarda kullanılması mümkün değildir. ” (Gün 30. 12. 2015, K: 2015/123) Hukuk devletinde böyledir… POLİS DEVLETİNDE ‘DELİL’ Devlet makamlarının “kanaat”leri ancak polis devletinde “delil” sayılır. Hatta otoriter rejimlerde adalet, polisin denetiminde ve gözetimindedir. Polis raporlarına göre hüküm verilir. Tabii polis de siyasetin emrinde… Hukuk devleti ise “kanaat” ile “delil”i ayıran, bu konuda kılı kırk yaran devlettir.