‘Batılılaşma mikrobu’
AMACIM polemik olmadığı için isim vermeyeceğim. Amacım, aşırı genellemelerin somut ve olgusal gerçekleri gözden kaçırabildiğini hatırlatmaktır. Çok genel ve soyut doğruların yaldızına...
AMACIM polemik olmadığı için isim vermeyeceğim. Amacım, aşırı genellemelerin somut ve olgusal gerçekleri gözden kaçırabildiğini hatırlatmaktır.
Çok genel ve soyut doğruların yaldızına kapılmadan onların içeriğini olgularla test etmek gerektiğini anlatmak istiyorum.
Tarih hakkındaki aşırı genellemeler de bizi bugün hatalara sürükleyebilir. Tarihe ilişkin genellemeleri de somut olgularla test etmeliyiz.
MEDRESENİN HALİ
Mesela şu ifadeye alalım:
"Osmanlı'ya Batılılaşma mikrobu bulaşmaya başlayınca bazı gayretli Müslümanlar buna karşı çıkmış, kendi dinimizi ve medeniyetimizi savunmuşlardır. Bunlar İslamcılardır."
Evet de 'Medrese'den 19. yüzyıl Osmanlısının ağır sorunlarını çözebilecek bilgi ve öneriler çıktı da buna rağmen mi Osmanlı "mikroba" kapılarak modernleşme reformlarına yöneldi?!
Mecelle yazarı büyük Cevdet Paşa, medreseye nasıl bir taassup ve bilgisizliğin hâkim olduğunu esefle anlatır.
Abdülhamid dindar ve İslamcılık siyaseti izleyen bir hükümdardı. Fakat medreseyi yüzüstü bırakıp modern hukuk fakültesini açtıran, orada geleneksel fıkhın yanında Avrupa kanunlarını ve Roma hukukunu okutturan odur.
Fıkıh hükümlerinin aksine, şahitlikte kadın-erkek ve Müslüman olan-olmayan eşitliğini getiren usul kanunlarında onun imzası vardır. Şer'iye mahkemelerine dokunmadan seküler Nizamiye mahkemelerini ülkeye yayan da odur. Niye? İhtiyaç olduğu için ve bu ihtiyacı geleneksel fıkıh ve medrese karşılayamadığı için.