TÜRKİYE’de darbeler dönemi kapandı diye yazdığımda beni fazla iyimser bulanlar oldu. Daha önce de böyle yazmıştım ama 15 Temmuz darbe girişimi olmuştu.
Bir daha asla
TÜRKİYE’de darbeler dönemi kapandı diye yazdığımda beni fazla iyimser bulanlar oldu. Daha önce de böyle yazmıştım ama 15 Temmuz darbe girişimi olmuştu. Darbe olmaz diye gaflete dalmadan daima uyanık olmak...
Darbe olmaz diye gaflete dalmadan daima uyanık olmak gerektiğini söyleyenler de vardı.
Öncelikle, ‘klasik’ diyebileceğimiz evvelki darbe ve müdahalelerle 15 Temmuz arasındaki fark önemlidir: ‘Klasik’ darbe ve müdahaleler ordu içinden ve 1970’ten itibaren de hiyerarşik tarzda gerçekleşmişti.
Siyasi gerilimler ve terör buna zemin hazırlıyordu.
Ama otuz beş yıllık PKK terörü darbe gerekçesi olmadı, zira teröre karşı mücadelenin de demokrasi içinde olması gerektiği görülüyor.
DEMOKRASİ NÖBETİ
15 Temmuz ise ordunun kendi yapısıyla ve siyasi ortamla ilgisiz, tamamen ‘dışsal’ bir faktörün eseridir: FETÖ’nün ordu içindeki örgütlenmesi...
Klasik darbe tipleri devri evet kapanmıştı; 15 Temmuz farklı bir darbe teşebbüsüydü.
15 Temmuz’a karşı sivil direniş ve yıldönümünde de milyonların “demokrasi nöbeti”nde yer alması, artık bu tür darbeler devrinin de kapandığını gösterir.
Demokratik gelişmemizin toplumsal bir göstergesi “Demokrasi Nöbeti”ne bütün ülkede milyonların katılmasıdır.
Maltepe Meydanı’nda ‘Adalet’ mitingine 1 milyonu aşkın insanın katılması da bir demokratik toplum göstergesiydi.
Mısır’daki Sisi darbesini muhalifler desteklemişti. Bizde 15 Temmuz ihanetine iktidarın en sert muhalifleri de karşı çıktı.
Bunun değerini herkesten çok iktidar bilmeli, dünyaya anlatmalıdır. Muhalefeti FETÖ’cülükle suçlamak, muhalif gazetecileri FETÖ’cü diye tutuklamak, desteğini istediğimiz dünyaya anlatılamıyor işte.