Darbe teşkilatı
DARBE teşebbüsüyle ortaya çıkan yapısal sorunlar günün heyecan ve öfkeleriyle gözden kaçırılmamalıdır. Cumhurbaşkanı’nın yaverinden tutun da Genelkurmay Başkanı’nın Cemaat...
DARBE teşebbüsüyle ortaya çıkan yapısal sorunlar günün heyecan ve öfkeleriyle gözden kaçırılmamalıdır.
Cumhurbaşkanı’nın yaverinden tutun da Genelkurmay Başkanı’nın Cemaat mensubu olduğunu itiraf eden yaverine, oradan Bitlis, Siirt, Hakkâri, Şırnak’taki komando tugay komutanlarına ve alt rütbelerdeki subaylara kadar bir darbe taşkilatlanması!
Bu vahim tablo karşısında 1962 ve 1963’te Albay Talat Aydemir’in darbe girişimleri çok basit kalır.
Temel yapısal sorun ordu içinde bu çapta bir darbe teşkilatlanmasının nasıl yapılabildiğidir ve MİT’in niye zamanında istihbar edemediğidir.
‘PARALEL’ FAKTÖRÜ
Gülen cemaatinin ordu içindeki örgütlenmesi konusunda net tablo soruşturmalar tamamlandığında ortaya çıkacak. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, hiçbir siyasi ve ideolojik niyet atfedilemeyecek saygın bir isimdir. Şöyle diyor:
“Benim kendi pratiğim açısından Gülen cemaati 1970’li yıllardan itibaren özellikle TSK, emniyet ve yargıda, devlet bürokrasisinde kadrolaşıyor.”
Darbe girişiminin ordudaki bu yapılanma tarafından yapılmış olması da Öneş’e göre “kesin, tereddüt götürmez bir durum”dur.
15 Temmuz darbesi sırasında darbe eyleminin ana kumanda merkezi olarak işlev gören Akıncı Üssü’nde yakalanan Adil Öksüz adlı sivilin “Hava İmamı” olduğu yolunda haberler var.
Eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Mithat Aynacı’nın Gülen cemaati mensubu olduğu için 2014’te emniyetteki görevinden alındığı bildiriliyor. DHA, bu kişinin darbe gecesi “Vatan Caddesi’nde bir tank içinde askeri kamuflajlı olarak gözaltına alındığını” haber verdi, fotoğrafını da yayınladı.
İSTİHBARAT SORUNU
AA’nın haberine göre, bu satırlar yazılırken gözaltına alınan general ve amiral sayısı 118’i bulmuştu.
Asker sayısının 3 bin olduğu söyleniyor. Emir zoruyla yahut tatbikat diye ya da başka gerekçelerle sokağa çıkarılan masum erleri elbette hariç tutmak gerekir.
Böylesine dikey ve yatay bir örgütlenme ordu içinde yapıldı? Hepsi Paralel Yapı mensubu mu? Hepsi öyle olsa bile, darbe hareketi için nasıl iletişim kurdular, darbenin karmaşık harekât planını nasıl hazırlayıp uygulamaya kalktılar?
Ve MİT darbenin hazırlık çalışmalarını niye zamanında istihbar edemedi?
Genelkurmay’ı saat 16.00’da haberdar eden MİT’in, Cumhurbaşkanı’nı haberdar etmesi hangi sebeplerden saat 20.00’ye kadar gecikti? “İstihbaratın teyidini bekledik” açıklaması yeterli mi?
Bütün bunlar üzerinden komplo teorileri kurmak saçmadır. Bunca general çarpışmada ölmeyi ya da yargılandıklarında ağırlaştırılmış müebbet hapsi göze alarak mı rol oynadılar?!
Hayır, ciddi, vahim bir darbe teşebbüsüydü.