Dindar olmak
SİYASETTE din ve vicdan özgürlüğü ile dindarların onurlu yaşama hakkını savunmak başkadır... Dinin siyasi ve iktisadi bir güç vasıtası haline getirilmesi başkadır. Ayıptır ve günahtır....
SİYASETTE din ve vicdan özgürlüğü ile dindarların onurlu yaşama hakkını savunmak başkadır... Dinin siyasi ve iktisadi bir güç vasıtası haline getirilmesi başkadır. Ayıptır ve günahtır. İlahiyatçı Faruk Beşer hoca bugünkü tabloyu şöyle yazıyor:
"Bir taraftan insanımız dine yönelirken, diğer taraftan dinin içini de boşaltmakta, onu da sadece dünya amaçlı bir meta olarak tüketmektedir." (Yeni Şafak, 1 Ağustos 2014)
Kadir Has Üniversitesi'nin Aralık 2014 araştırması toplumda hem "muhafazakârlaşma" eğiliminin hem "yolsuzluk algısının" arttığını gösteriyor.
Dini değerlerin en önemlileri arasında muhakkak "harama el uzatmamak, hakkaniyet, dürüstlük" gibi erdemler vardır. Siyaset ve ticaret bu erdemleri bastırırsa, varılacak yer "dinin içinin boşalması"dır.
EZELİ DERT
Bugün muhafazakâr iktidar döneminde gördüğümüz yolsuzluk ve güç tutkusu gibi olumsuzluklar Tek Parti döneminde de görüldü. Yakup Kadri'nin "Ankara" ve "Panorama" adlı romanları 'inkılap partisi'nin nasıl yozlaştığını anlatan belgelerdir. Gelişen Ankara kentinde "arsa spekülasyonu" ve taşrada "mutemet" denilen Tek Parti kodamanlarının "nüfuz ticareti" vardı.
Ve Abdülhamid döneminde Namık Kemal'ın ünlü dörtlüğü:
Geldik vatan kavgasına
Düştük rütbe yağmasına
Daldık dünya sefasına
Ne utanmaz köpekleriz
O devirde, ne bugünkü ticaret ne bugünkü rant vardı. Sorun "rütbe yağması" ve "dünya sefası"ydı.