‘Efendi hazretleri’
TARİKAT ve cemaatler dünyasındaki güç kavgalarını, rant yarışını, birbirlerine karşı öfke patlamalarını derin bir hüzünle izliyorum.Elini öptürüp cennete adam gönderenler, cehennemden...
TARİKAT ve cemaatler dünyasındaki güç kavgalarını, rant yarışını, birbirlerine karşı öfke patlamalarını derin bir hüzünle izliyorum.
Elini öptürüp cennete adam gönderenler, cehennemden koruyan kefen satanlar bile çıktı. Cübbeli Ahmet Hoca’nın şu sözleri, tam bir sosyolojik fotoğraftır:
“Yeşil sarığı sararsan, bir de cübbeyi giyersen, beş on adam da bulursan, istersen de parayla bul fark etmez, bedava bin kişi geliyor... Beş on kişiye para ver, sana hürmet etsinler, elini öpsünler, sana ‘efendi hazretleri’ desinler bir iki bin de bedavadan gelir. Sakın yapmayın böyle şeyleri, helak olursunuz... Böyle tarikat mı olur, böyle tasavvuf mu olur, şeriatsız dinsiz tarikat mı olur? Tarikatız diye, şeyhiz diye memleket doldu. Çok var böyle.”
Mekanizmanın nasıl işlediğini çok iyi anlatmış!
SOSYOLOJİK FAKTÖRLER
Kazım Karabekir, Doğu köylerinde “Şeyh efendi hazretleri”nin ayaklarını yıkadığı suyu içerek şifa arayanlardan bahseder, elbette derin bir üzüntüyle.
Tabii o zaman doktor ve ilaç yokluğu, korkunç sefalet, yol ve mektep olmamasından dolayı başka türlü bir hayatı tanıyamamak ve imkânlarına ulaşamamak gibi esaslı sosyolojik sebepler vardı.