Hukuku savunmak
Türkiye’de yargının giderek siyasallaşması hukuka güveni daha da aşağılara çekiyor… Buna karşılık şehirleşme, eğitim ve piyasa ekonomisinin gelişmesi toplumda hukuki bilinçlenmeyi...
Türkiye’de yargının giderek siyasallaşması hukuka güveni daha da aşağılara çekiyor… Buna karşılık şehirleşme, eğitim ve piyasa ekonomisinin gelişmesi toplumda hukuki bilinçlenmeyi, hürriyet talebini ve hak arama kültürünü geliştiriyor. Sistemle, toplumsal gelişme arasında bir gerilim var! AYM Başvekili Engin Yıldırım’ın açıkladığına göre: Türkiye’de yargıya güvensizlik çok yaygındır ve “Gelir düzeyi, yaş ve eğitim seviyesi arttıkça yargıya olan güvensizlikte artmaktadır!” Sistemle toplumsal gelişme arasında ortaya çıkan bu gerilim ortamında bazı güven adalarının bulunması hayati derecede önemlidir. Anayasa Mahkemesi’ne “bireysel başvuru” yolu ve Yargıtay’da mesela 16. Ceza Dairesi’nin AİHM içtihatlarına referans yapan kararları böyledir. HSK müdahalesine açık olan ilk derece ve istinaf mahkemeleri için aynı güvenle konuşmak zor! BİRARADA YAŞAMAK Bütün dünyada otoriter popülist akımlar hak ve hürriyetlere tehdit oluşturduğu için “hak arama yolları” daha bir önemli hale geldi. Avrupa Konseyi’nce yürütülen “Bireysel başvuru sisteminin desteklenmesi ortak projesi” bu yönde bir yargısal ve akademik çalışma programıdır. Bu çerçevede İstanbul’da düzenlenen konferansta AYM Başkanı Prof. Zühtü Arslan, “bizim gibi olmayanlarla, kısacası ‘öteki’lerle nasıl birlikte yaşayacağız?” sorusuyla başlayan bir konuşma yaptı. Bir paragrafını buraya alıyorum: “Toplumsal ve siyasal düzeyde farklılıkların biraradalığı, temel hak ve özgürlüklerin korunduğu adil ve çoğulcu bir düzeni zorunlu kılmaktadır. Günümüzde hızla yayılan terör, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi toplumlarda çoğulculuğu, dolayısıyla birlikte yaşamı ciddi şekilde tehdit etmektedir.