İslam algısı
IŞİD ya da DEAŞ denilen hareket niye böylesine gaddar, niye böylesine barbar? Sadece IŞİD değil, Afganistan'daki Taliban ve Nijerya'daki Boko Haram da böyle. Farklı mezheplerdeki Müslümanları "kâfir" sayıp...
IŞİD ya da DEAŞ denilen hareket niye böylesine gaddar, niye böylesine barbar? Sadece IŞİD değil, Afganistan'daki Taliban ve Nijerya'daki Boko Haram da böyle.
Farklı mezheplerdeki Müslümanları "kâfir" sayıp camilerini, türbelerini tahrip etmek... Kadınları recmetmek, başka dinden, mesela Ezidi kadınlarını "cariye" diye seks kölesi yapmak, antik medeniyetlerden kalan heykelleri, eserleri put diye tahrip etmek!
Taliban da Molla Ömer'in talimatıyla 2 bin yıllık Buda heykellerini top atışlarıyla tahrip etmişti.
NEDEN BÖYLE?
Bu içler acısı tablo elbette en çok Müslümanları düşündürmeli. Başbakan Davutoğlu "İslamiyet ile IŞİD birlikte anılamaz. Bugün İslam medeniyeti diye bir olgudan bahsediliyorsa bunun arka planındaki başarı askeri değil, âlim zihninin öne çıkmasıdır" diyor.
Çok genel bir ifade olmakla birlikte doğrudur. Sorun da Müslüman toplumlarda çağımızda niye "âlim zihni"nin değil de "askeri", yani militan zihninin güçlü olduğudur. "Âlim zihni" deyince, yüksek ilahiyat ve felsefe tahsilini kastediyor olmalı. Fakat tarihte hiçbir toplumda böyle "yüksek kültür" yaygın olmadı. Bunun yanında "halk bilgeliği" diyebileceğimiz bir İslam kültürü var olmuş, insanları erdem içinde yaşatabilmişti. Kaynağı da tasavvuftu.
Bugün soru şudur: "Yüksek İslam" kültürü yahut "âlim zihni" ahaliden beklenemeyebilir, fakat ortaya çıkan şey neden sevgiyi, hoşgörüyü, deruni zenginliği yansıtan tasavvufi 'halk İslamı' değildir de militan, çatışmacı, barbarca bir din anlayışıdır?