İstiklal Marşı
İSTİKLAL Marşımızın TBMM'de kabulünün 95. yılındayız.Bunun değerini anlamak için bizim tarihimizin nasıl kırılmalarla dolu olduğunu hatırlamak gerekir. Savaşlar, işgaller, farklı sert...
İSTİKLAL Marşımızın TBMM'de kabulünün 95. yılındayız.
Bunun değerini anlamak için bizim tarihimizin nasıl kırılmalarla dolu olduğunu hatırlamak gerekir. Savaşlar, işgaller, farklı sert rejimler, değerler dünyasında radikal değişiklikler ve çatışmalar... Hatta vatan coğrafyamız bile değişmişti.
Değişmemiş ve daima “biz”i ifade eden iki temel değerimiz var: Biri iki yüzyıl önce şekillenmeye başlayan kırmızı zemin üzerine ay-yıldızlı bayrak... Plevne’de, Çanakkale’de ve Sakarya’da aynı bayraktır. Aynen devam edecektir.
Milli Mücadele ruhunun tam ifadesi olan İstiklal Marşı bir asırdır aynıdır; bazı marjinal eleştiriler olduysa da yüreklerimizdeki yeri bayrağımız gibi değişmeden aynen devam edecektir.
YIL 1921
İstiklal Marşı için birçok aday şiir yazılmıştı. Mehmet Âkif yarışmaya bile katılmamıştı.
Öbür şiirler istenen ruhu vermediği için Mehmet Âkif’ten istendi.
Birinci İnönü Savaşı büyük çaplı olmayan bir çarpışmaydı. Daha İkinci İnönü zaferi kazanılmamıştı. Sadece doğuda Kazım Karabekir’in ordusu bugünkü sınırımızı çizmişti. Batıda Yunan ordusu Afyon ve Eskişehir istikametinde saldırıya geçmek üzereydi.
Öyle bir dönemde Âkif haykırdı:
Korkma! Sönmez bu şafaklarda
yüzen al sancak!
Bir milletin büyük sıkıntılarla karşılaştığı, bütün ufukların karardığı felaket dönemlerinde ayağa kalkmasını sağlayacak ruhu Mehmet Âkif terennüm etti. Bunun içindir ki, Milli Mücadele Meclisi büyük bir heyecanla, ayakta, alkışlarla kabul etti.
Mustafa Kemal Paşa da ayakta alkışlamıştı.
Gerçekten Âkif’in yazdığı şiir istiklalimizin marşıydı.
Arkadaşımız Beşir Ayvazoğlu’nun iki gündür Hürriyet’te çıkan yazı dizisinde bütün ayrıntıları okuyabilirsiniz.