Medyanın hayati sorunları
Yeni Şafak yazarı Fatma Barbarosoğlu dün şöyle bir tivit attı: “Muhafazakar medyanın ‘hayati’ sorunları var. Bu hali ile kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Şöyle bir anket yapsınlar: Gazeteyi okuyan kadın/genç okuyucular ‘ne okuyor/kimleri okuyor?’
Muhafazakar medyada ‘hayat’ yok. Onun için giderek okunan değil, ‘bakılan’ gazeteye dönüşüyorlar.”
Barbarosoğlu’nun Yeni Şafak yazarı olmasından daha önemli yönü, sosyolog ve edebiyatçı olmasıdır. Yazı ve kitaplarında edebi kalite ve sosyolojik derinlik vardır. Cevdet Paşa’nın kızlarını yazdığı “Fatma Aliye, Uzak Ülke” adlı kitabı bilhassa önemlidir.
SİYASETE GÖRE
Genelde sorun; matbaa ve okuryazarlıkta çok gecikmiş, ‘okur’ olmadan ‘seyirci’ haline gelmiş olmamızdır. Fakat Türkiye’de Tanzimat’tan itibaren yüksek seviyeli fikir hareketleri geleneği de vardır. 1990’larda da Türkiye liberalizm, sosyal demokrasi, muhafazakarlık, İslamcılık kavramları etrafında seviyeli tartışmalar yapıyordu.
Bu fikir zenginliği AK Parti döneminde de bir süre devam etti. Ama utuplaşma ve medyanın siyasallaştırılması arttıkça fikirler de kurudu… Fikirler siyasi araç düzeyine düştü.