Önce hukuk
ANAYASA Mahkemesi evrensel hukuk normlarını uygulamaya çalışan dürüst ve saygın bir mahkemedir.Niye böyle diyorum? Çünkü AYM’nin tartışılan kararlarını okuyorum ve bunları AİHM...
ANAYASA Mahkemesi evrensel hukuk normlarını uygulamaya çalışan dürüst ve saygın bir mahkemedir.
Niye böyle diyorum? Çünkü AYM’nin tartışılan kararlarını okuyorum ve bunları AİHM içtihatlarıyla mukayese ediyorum.
Mahkemeler adli hata yapabilirler, öyle durumlarda bile “dürüst olmamak” gibi aşağılayıcı ifadelerle değil, hukuki kavramlarla eleştirmek lazımdır.
Bugün AYM’ye yöneltilen eleştirilerden özellikle vurgulanan iki hususu ele alacağım.
GEREKÇELİ KARAR
Evvela “geçekçe yazılmadan karar açıklama” eleştirisi... Önce bu konudaki anayasa maddesine bakalım:
MADDE 153– ... İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Demek ki, AYM “iptal kararı” verdiğinde yani bir kanunun bazı maddelerini “iptal” ettiğinde bunu gerekçesiyle birlikte açıklamalıdır; tamam, sorun yok. AYM de böyle yapıyor.
Halbuki bireysel başvurularda AYM’nin verdiği kararlar “iptal kararı” değildir, “ihlal kararı”dır. Bu kararların gerekçe yazımının, hafta sonu tatili falan beklenmeden derhal açıklanması ve derhal uygulanması gerekir. AYM de böyle yapıyor.
Adalet Bakanı Bozdağ, “Anayasa yapılırken bireysel başvuru yoktu” diyor, “ihlal kararı”nın da gerekçe yazılana kadar bekletilmesini savunuyor.
Ne demek bu? Haksız tutuklama varsa gerekçe yazılana kadar yatsın hapishanede!
Evvela, “hak ihlali” ile “kanun iptali” hukuken çok farklıdır. Dahası, AK Parti iktidarı da “yetmez ama evet referandumu”nda bireysel başvuru kararlarının gerekçesiz açıklanamayacağı yönünde bir madde koymamıştı. Zira o zaman bugünkünün tersine, “AB kriterleri, Venedik Komisyonu, evrensel hukuk” rüzgârları esiyordu. Bugün de bu rüzgârlara çok ihtiyacımız vardır.