Şatafat
ALMANYA Başbakanı Merkel'in ağırlandığı şatafatlı koltukları gördüğümde Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid'in fotoğraflarına baktım, böyle "şatafatlı" koltuklar yok. Dikkat ettiniz mi...
ALMANYA Başbakanı Merkel'in ağırlandığı şatafatlı koltukları gördüğümde Sultan Abdülaziz ve Abdülhamid'in fotoğraflarına baktım, böyle "şatafatlı" koltuklar yok.
Dikkat ettiniz mi, “ihtişam” değil, “şatafat” diyorum. Evet, bu koltuklar ve Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı için doğru niteleme “şatafat”tır.
Hürriyet
İhtişam ve muhteşem kelimeleri “haşmet” kökünden gelir, derin saygı uyandıran büyüklük, yücelik anlamındadır; “Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey.”
Prof. İsmail Parlatır Osmanlı Türkçesi Sözlüğü’nde şatafat için “gösteriş, tantana” karşılığını veriyor.
Koltukları restore eden Yüksek Mimar Ahmet Serbestoğlu “Koltukları ben de şatafatlı buldum” diyor.
ORYANTALİST STİL
Bu koltuklar Abdülaziz zamanında Fransa’dan getirtilmiş. Besbelli ki, Fransızlar tasavvur ettikleri “Şark Sarayı” için böyle “oryantalist” stilde koltuklar yapmışlar.
“Oryantalizm”, Batılının kafasındaki Doğu imajıdır.
Dolmabahçe dahil Osmanlı saraylarında böyle taht benzeri şatafatlı koltuklar yoktur. Bunları Osmanlı da sevmemiş olmalı ki kullanmamış, yıllar sonra depoda harap vaziyette bulunmuş, restore edilmiş.
Sanat tarihçisi Nurhan Atasoy şöyle diyor:
“Koltuk Batılılaşmayla evimize, sarayımıza girdi. Osmanlı saray koltukları Pera’da (Beyoğlu) yapılır veya Avrupa’ya sipariş verilirdi. Bu koltukları Fransızlar Osmanlı zevkini kendileri nasıl tasavvur ediyorsa ona göre yapmışlar, bu bakımdan elbette oryantalisttir. Biraz taht gibi tasavvur etmişler bir de üstüne hilal koymuşlar.”
Nurhan Hoca, altın varakların yeni olduğu için çok parlak olduğunu, tarihi dekor içinde çok dikkat çektiğini, kendisinin de güzel bulmadığını söyledi.
Demek ki bu koltuklar “Osmanlı” değildir, “modern” de değildir, “oryantalist”tir.
BATILILAŞMA SORUNU