Seviyesizlik
SalıSİYASET ve medya dili hiç bu kadar seviye kaybetmemişti.Elbette siyasette ve medyada hâlâ seviyesini koruyan, hatta yükseltmeye çalışanlar var. İktidarı destekleyen veya eleştiren bütün seviyeli kalem ve söz...
Salı
SİYASET ve medya dili hiç bu kadar seviye kaybetmemişti.
Elbette siyasette ve medyada hâlâ seviyesini koruyan, hatta yükseltmeye çalışanlar var. İktidarı destekleyen veya eleştiren bütün seviyeli kalem ve söz erbabını tenzih ederim.
Seviyeyi ayağa düşürenler; farklı görüş ve duruşlara karşı yeniçeriliğin “Söyletmen vurun!” zihniyetiyle ve sokak ağzıyla saldıranlardır.
Yayın hayatına dün giren Karar gazetesinde Mustafa Karaalioğlu’nun “Seviyesizlikten daha büyük meselemiz yok” başlıklı yazısını okuduğumda, çok haklı dedim.
Şu satırlarının da altını çizdim:
“Lümpen bir lisanla haykıran feodal dayanışma sistemi, ahlaki standartların üzerine karabasan gibi çöküyor.”
Gerçekten, “lümpen” ve “feodal” vasıflarının karması bir seviyesizlik!
SÖYLETMEN VURUN!
Tarihimizdeki önemli sorunlardan biridir: Yeniçeriliğin bozulma devrindeki “söyletmen vurun” zihniyeti.
Yeniçeriler “Söyletmen urun!” derlerdi.
Kızdıkları kişiler konuşmadan yok edilmeliydi. Ne diyecekti? Belki de faydalı fikirleri vardı, bir dinlemek gerekmez miydi?
Hayır, “Söyletmen, vurun!”
Yeniçeriliğin bu zihniyeti tarihimizde nice akıllı, bilgili başları uçurdu. Nice doğru fikri ya da haklı uyarıyı susturdu. Gerçekten her susturuş, bir beyne kelepçe takılmasıdır.