Sıra içeride
RUSYA ve İsrail'le ilişkilerin iyileşmesi elbette olumlu gelişmelerdir. Başbakan Binali Yıldırım’ın zaman içinde Mısır ve hatta içsavaş bitince Suriye ile de iyi ilişkiler kurulmasını arzu ettiği...
RUSYA ve İsrail'le ilişkilerin iyileşmesi elbette olumlu gelişmelerdir.
Başbakan Binali Yıldırım’ın zaman içinde Mısır ve hatta içsavaş bitince Suriye ile de iyi ilişkiler kurulmasını arzu ettiği biliniyor. İnşallah diyelim.
Elbette haklı bir soru var ortada: İç politikada gerilim ve husumeti bırakıp gelişmiş ülkelerdeki normal siyaset tarzına sıra gelecek mi?
Bu fevkalade önemli konuyu, eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek şu isabetli sözlerle gündeme getirdi:
“Bir yandan, ülkede birlik ve bütünlüğüne ihtiyaç var diyoruz, öbür taraftan bütünlüğü darmadağın eden, ülkenin dikişlerini yıpratan konuşmalar yapıyoruz. İçerideki dostlukları arttıracak, ilişkileri normalleştirecek bir üslup ve anlayışa ihtiyaç var.”
MUHALEFETLE İLİŞKİLER
Birçok AK Partili de böyle düşünüyor, fakat kamuoyu önünde konuşmuyorlar. Çiçek dürüstçe ve açıkça ifade etti.
Tabii her zaman vicdanına göre ve dürüst konuşan Bülent Arınç’ı da unutmamak gerekir. Genel suskunluk, yanlışları olağanlaştırıyor. Halbuki “Ülkenin dikişlerini yıpratan konuşmalar”, ülkedeki gerilim ve kutuplaşmanın en önemli sebebidir.
Normal siyasi ilişkileri engelliyor.
İşte... İktidar Meclis İçtüzüğü’nü değiştirmek istiyor, amacının yasama çalışmalarını hızlandırmak olduğunu söylüyor... Fakat muhalefet peşinen ret cevabı veriyor.
İktidarın medya ve kurumlar üzerindeki baskıları gözler önündeyken, kutuplaşmayı aşıp muhalefeti içtüzük değişikliğine ikna etmek mümkün mü?
YAŞANMIŞ ÖRNEKLER
Tipik örnek Sayıştay Kanunu’dur. İktidar, Sayıştay’ın denetim alanını ve Meclis’e vereceği raporların kapsamını kısıtlayan bir kanun çıkarmıştı. Muhalefet Sayıştay raporlarına bakarak eleştiri yapamayacaktı... Anayasa Mahkemesi şu gerekçeyle ve oybirliğiyle iptal etmişti:
“Yasama organında bütçe denetiminin etkin bir şekilde yapılamaması sonucunu doğuracağından bu durum Anayasa’ya aykırıdır.” (Karar: 2012/207)
Böyle birçok örnek, içtüzük değişikliğinin de muhalefetin denetim görevini büsbütün zorlaştırması endişesini yaratıyor.
Şimdi düşünelim: Eleştirilere tahammüllü, muhalefetle ilişkileri normal bir iktidarın Meclis İçtüzüğü’nü değiştirerek yasama çalışmalarını hızlandırmak istemesinin veya kendi anayasa taslağını hazırlamasının göreceği karşılık ne olur?...
Oturup müzakere etmek olur. Olgun demokrasilerde böyle oluyor.
Fakat muhalefetin bütçe denetimini bile kısmak için Sayıştay Kanunu’nu değiştiren, soruşturmalara müdahaleleri suç olmaktan çıkarmak için Ceza Kanunu’nu değiştiren, yayın organlarına baskı yapan bir iktidarın önerilerini muhalefet nasıl karşılar?...