Tarihin sonu?
21. yüzyıla girerken çok güzel ümitlerimiz vardı. Piyasa ekonomisi ve liberal demokrasi komünizmi iktisadi olarak da siyasi olarak da mağlup etmişti. Artık milletlerin hangi yoldan gideceği belli olmuştu, tarih yeni bir sistem...
21. yüzyıla girerken çok güzel ümitlerimiz vardı. Piyasa ekonomisi ve liberal demokrasi komünizmi iktisadi olarak da siyasi olarak da mağlup etmişti.
Artık milletlerin hangi yoldan gideceği belli olmuştu, tarih yeni bir sistem yazmayacaktı, tarihin sonuna gelinmişti.
Amerikalı Fukuyama’nın bu tezlerini okuyanlar o zamanlarda bu tezi inandırıcı bulurdu.
Fakat gelişmiş ülkelerde bile küreselleşme karşıtı içe kapanma eğilimleri, otoriter sağ siyasi akımlar, dini ve etnik kimlikler çatışması bir yönde yükseliyor.
Bu tırmanışa terör olayları eşlik ediyor!
Amerika ve Avrupa seçmeninde bile bu eğilimlerin güçlenmesi ne eğitimsizlikle ne cehaletle izah edilebilir.
OTORİTER EĞİLİMLER
Donald Trump Meksikalılara ve Müslümanlara hakaret ederek yükseliyor!
Macaristan’da seçimle işbaşına gelen Başbakan Viktor Orbán, sadece mülteci düşmanlığıyla değil, otoriterliğiyle de “Avrupa’nın Putin’i” olarak tanımlanıyor.
Polonya’da yüzde 38 oyla iktidara gelen Başbakan Beata Szydlo, anayasayı zorlayan tavırları yüzünden Polonya Anayasa Mahkemesi tarafından kuvvetler ayrılığı ilkesini aşındırmakla eleştiriliyor.
Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini aşırı sağcı Norbert Hoferz kazanıyordu, ancak yurtdışından gelen 750 bin oy bunu önleyebildi, bağımsız aday Van Der Bellen kazandı.
Fransa’da yaşanmakta olan kaosun Le Pen’in partisini daha da güçlendirmesi hiç sürpriz olmaz.
İngiltere’de ayrılıkçı hareketler ve AB (küreselleşme) karşıtı eğilimler güçleniyor. “Birleşik Krallık” dağılırsa bunun yaratabileceği siyasi ve ekonomik tsunamiler herkesi korkutuyor.
Türkiye’deki otoriter eğilimler ve terör sorunu da bu genel tablonun bir parçası.
DEMOKRASİ KARŞITI AKIMLAR
Ortadoğu toplumları kanlı etnik ve dini çatışmalar bataklığında çırpınırken gelişmiş demokrasilerden böyle kötü işaretler geliyor.
Batı’daki bu dinamiklerin ortak özelliklerini şöyle özetlemek mümkün: Yabancı düşmanlığının ve ekonomik sorunların beslediği dini ve etnik takıntılar...
Kitlelerin desteğiyle bu akımların sandıktan çıkarak iktidara yürümesi... Terörün bu duyguları beslemesi...