Üç ülkede bilim
İÇİMİZE öylesine kapandık, hatta kendimizi öfkeli, küfürlü konuşmalara öylesine kaptırdık ki "Dünya nereye gidiyor?" sorusunu çoktan unuttuk.Bari İran’a bakalım. İşte İran...
İÇİMİZE öylesine kapandık, hatta kendimizi öfkeli, küfürlü konuşmalara öylesine kaptırdık ki "Dünya nereye gidiyor?" sorusunu çoktan unuttuk.
Bari İran’a bakalım. İşte İran uluslararası indekslere giren bilimsel yayınlarda Türkiye’yi geçti. Yakın zamana kadar dünya ile kavgalı olan İran bugün dünyaya açılma sürecinde.
İran “devrim cinneti”nden çıkıyor. Bu cinneti iki yüzyıl önce Fransızlar, yüz yıl önce Ruslar, altmış yıl önce Çinliler yaşamıştı. Çoktan aştılar.
İran şimdi yıkıcı bir “karşı devrim” cinnetine kapılmadan pratik aklın yolunu arıyor.
RADİKALİZMDEN İTİDALE
YÖK Başkanı Sayın Prof. Yekta Saraç’la konuşurken İran’daki ‘atmosfer’i sordum. Şöyle dedi: “Eskiden İran’da akademik görüşmelerde bile önce ‘büyük şeytan Amerika’ falan diye nutuklar atarlardı, sonra konuya girerlerdi. Bu defaki görüşmelerimizde hemen konulara girdik.”
Bu fevkalade önemli gözlem, İran’daki aşırı politizasyonun yavaş yavaş normalleşmeye yöneldiğini gösterir.
İran’ın bugünkü reformist Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 2013 seçimlerinde “itidal” sloganıyla iktidara geldiğinde İran’ın böyle bir yola gireceğini yazmıştım. (4 Ağustos 2013)
Sihirli kavram “itidal”dir.
Eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın sert ve çatışmacı ideolojik politikalarını Ruhani yumuşattı, “itidal”i öne çıkardı. Ahmedinejad döneminde İran’a konulan ambargonun kalkmasını sağladı. İran’ın bloke edilmiş 100 milyar dolar petrol parası ve 30 milyar dolar doğalgaz parası ülkeye dönecek. Bunun ekonomide yaratacağı canlanmayı düşünün.
Ruhani Batı’yla ilişkilerini de geliştiriyor.
HANGİ BİLİMLER?
Uluslararası bilimsel atıf indekslerine giren yayınlarda İran dört yıldır Türkiye’yi geçti. Matematik, kimya, hatta bilgisayar bilimlerinde bile Türkiye’nin önünde.
Bu dallarda Rusya da başarılı.
Fakat tıp ve sosyal bilimlere baktığımızda, Türkiye İran’ın da Sovyet mirasına sahip koca Rusya’nın da ilerisindedir. 2013 yılında Türkiye’de sosyal bilimsel yayın sayısı 2.323’tür. Rusya’da 1.241’dir, yani Türkiye’nin yarısı kadar! İran’da ise sadece 983’tür.
Tıp dalında Türkiye çok başarılıdır, indekse giren yayınlarımızın sayısı 13.897’dir; İran’da 7.976, Rusya’da 3.723’tür.
Niye böyle? Bunun cevabı Türkiye’de demokrasi geleneğinin öbür iki ülkeden daha köklü olmasıdır. Bütün radikal ideolojiler sosyal bilimleri boğar.
BİLİM, DEMOKRASİ, PİYASA
Totaliter sistemlerde bile fizik, matematik, uzay, mühendislik gibi dallar geliştirilebilir. Fakat insani ve sosyal bilimler ancak demokrasilerde gelişebilir.
Bu gerçeği Zbigniew Brzezinski 1970 yılında yayınladığı “Between Two Ages” adlı mükemmel kitabında rakamlarla ortaya koymuştu: Sovyetler’de birim başına fizikçi, matematikçi sayısı Avrupa’nın önündeydi. Fakat sosyal bilimci sayısı çok azdı. Sovyet akademilerinde biriken bilimleri üretime taşıyacak piyasa yoktu. Halkın taleplerini siyasi otoriteye kabul ettirecek ve zihinlerde yaratıcılığın önüne açacak demokrasi de yoktu...
Sovyetler bu sebeplerden çökecekti. Öyle de oldu.