Ülkeyi yönetmek
KOALİSYON konusunda heyetler arası görüşmeler yapılırken, AKP'li Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz son derece önemli şu sözleri söylemişti: "Erken bir seçimde biz 280 milletvekili ile tek...
KOALİSYON konusunda heyetler arası görüşmeler yapılırken, AKP'li Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz son derece önemli şu sözleri söylemişti:
"Erken bir seçimde biz 280 milletvekili ile tek başımıza iktidara gelsek, o zaman yapabileceğimiz reformlardan daha fazlasını ve esaslısını CHP ile kuracağımız bir koalisyonla yaparız. Ben buna inanıyorum."
Bu söz iki bakımdan son derece önemlidir. Evvela sözün sahibi iktidarda daima ağırbaşlı ve rasyonel davranmış bir devlet adamıdır. Bu sözleri de siyasi bir taktik değildi, ciddi bir analizdi. İkincisi ve daha önemlisi, demokratik bir toplumu yönetmek için hem yönetilenlerde hem yönetenlerde olması gereken itidal ve sağduyu ile ilgilidir. Öfkeli, kutuplaşmış, katı ideolojilere kilitlenmiş bir toplumun "yönetilmesi" zordur... Kutuplaşma odağı haline gelen iktidarların da toplumu "yönetebilmesi" zordur.
AKP 2011'DEN İTİBAREN
AK Parti 2011 seçimlerine kadar temkinli hareket etti, toplumsal tansiyonu yükseltmekten sakındı. O dönemde toplumsal olayların da sayısı azdır. 2011 seçimlerinde yüzde 50 gibi tarihimizde pek nadir görülen bir seçim zaferiyle iktidara geldikten sonra AKP lideri Erdoğan'ın üslubu sertleşmeye, davranışları otoriterleşmeye başladı.
2011 seçimlerine giderken, Martin Lipset ve Giovanni Sartori gibi siyaset bilimcilere atıf yaparak şöyle yazmıştım: