Âkif’in ufku

Kosova’ya ne zaman yolum düşse, programımı mümkün olduğunca zorlarım ve İpek şehrine mutlaka uzanmaya çalışırım. İpek, –bugünkü adıyla Pec–, Üsküp-Prizren-İşkodra...

Kosova’ya ne zaman yolum düşse, programımı mümkün olduğunca zorlarım ve İpek şehrine mutlaka uzanmaya çalışırım. İpek, –bugünkü adıyla Pec–, Üsküp-Prizren-İşkodra üçgeninin kuzeybatı kenarına yerleşmiş klâsik bir Osmanlı beldesidir. Kuzey Arnavutluk Alpleri’nin eteklerinde, Bistriça nehrinin bereketiyle dolan İpek, çarşıları ve camileriyle, adeta yüzyılların ötesinden günümüze ışınlanmış gibidir. Balkanlarda belki bu tasviri karşılayan onlarca şehir bulunabilir. Ancak İpek’i benim için derinleştiren şey, Mehmed Âkif’in babası Tâhir Efendi’nin doğum yeri olmasıdır. Temizliğe aşırı itinası sebebiyle “Temiz” unvanını alan Tâhir Efendi, gençlik yıllarında ilim talebi için Dersaâdet’e gitmiş, hayatını da imparatorluk başkentinde tamamlamıştı.

İstanbul’da, Buhara’dan Tokat’a, oradan da Âsitâne’ye yerleşen Özbek asıllı bir ailenin kızı Emine Şerife Hanım’la evlenen Temiz Tâhir Efendi’nin bu izdivacından 1873’te Âkif dünyaya gelecekti. İpek’e her gidişimde, Âkif’in baba tarafından tevarüs ettiği prensipleri, yalçın dağlar misali çelik mizacını ve Balkanlarla İstanbul’un birbirinden hiç kopmayan irtibatını daha iyi keşfederim. Kosova’yla Buhara’nın İstanbul kabında yoğrulmasından...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Kurtuba, benim Kudüs’ümdür” 20 Kasım 2024 | 193 Okunma Tan yeri ağarırken… 16 Kasım 2024 | 71 Okunma Târık’ın izinde… 13 Kasım 2024 | 267 Okunma Kızıl şehir 09 Kasım 2024 | 109 Okunma Boşluğun fotoğrafı 06 Kasım 2024 | 128 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar