Varil müftüsü

Suriye’de Beşşâr Esed döneminin müftüsü Şeyh Ahmed Bedruddîn Hassûn, 25 Mart Salı günü ailesiyle birlikte Ürdün’e gitmek üzereyken Şam Havaalanı’nda tutuklandı. 2005-2021 yılları arasında müftülük vazifesini deruhte eden Hassûn, 2024’ün sonunda Baas rejiminin düşmesinin ardından sessizliğe gömülmüştü. Bir süre Şam’da gizlendikten sonra memleketi Halep’e geçen Hassûn, son olarak 17 Şubat günü Suriyeli gençlerin evine yaptığı baskınla gündeme gelmişti. Hassûn’un yargılanmasını isteyen gençler, ikametgâhının

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Suriye’de Beşşâr Esed döneminin müftüsü Şeyh Ahmed Bedruddîn Hassûn, 25 Mart Salı günü ailesiyle birlikte Ürdün’e gitmek üzereyken Şam Havaalanı’nda tutuklandı. 2005-2021 yılları arasında müftülük vazifesini deruhte eden Hassûn, 2024’ün sonunda Baas rejiminin düşmesinin ardından sessizliğe gömülmüştü. Bir süre Şam’da gizlendikten sonra memleketi Halep’e geçen Hassûn, son olarak 17 Şubat günü Suriyeli gençlerin evine yaptığı baskınla gündeme gelmişti. Hassûn’un yargılanmasını isteyen gençler, ikametgâhının önünde protesto gösterisi düzenlemişti.

Sosyal medyaya yansıyan detaylara göre, tedavi olmak maksadıyla Ürdün’ün başkenti Amman’a gitmek için Suriye resmî makamlarından izin alan Şeyh Hassûn, Şam Havaalanı VIP salonunda uçağının kalkmasını beklerken, aniden içeri giren silahlı görevliler tarafından tutuklandı. Başsavcılığın tutuklama kararını tebliğ eden görevliler, Hassûn’un eşine ve çocuklarına ise herhangi bir işlem uygulamadı.

Hassûn’un trajik ve ibretlerle dolu hikâyesine, özellikle ilim sahipleri ciddiyetle kulak kabartmalı:

1949’da Halep’te dünyaya gelen Ahmed Bedruddîn Hassûn, şehrin önde gelen âlim ve mutasavvıflarından Muhammed Edîb Hassûn’un oğlu. Nakşibendî şeyhi olan Muhammed Edîb Hassûn (1913-2008), Halep’in en köklü klasik eğitim kurumlarından Kiltâviyye Medresesi’nin kurucusu Şeyh Muhammed Nebhân’la (1900-1974) çok yakın olduğundan, Ahmed Bedruddîn de ilmî bir atmosferde yetişti. Baas Partisi 1963’te askerî darbe yoluyla iktidara geldiğinde henüz genç bir delikanlı olan Hassûn, yeni rejimin bariz karakteri olan jurnalciliği çok hızlı benimsedi. Hassûn’un birlikte okuduğu nice arkadaşını ve hatta şehrin âlimlerini Baas’ın Halep şubesine ispiyonladığı ve çeşitli cezalara çarptırılmalarını sağladığı, bilahare ortaya çıkacaktı.

Çabalarının karşılığını, Hâfız Esed döneminde 1990-1998 arasında milletvekilliği yaparak alan Ahmed Bedruddîn Hassûn, Beşşâr Esed’in 2000’de babasının yerini almasının hemen ardından Halep müftülüğüne atandı. 2004’te -40 yıldır koltuğunda oturmakta olan- Suriye Müftüsü Ahmed Keftârû ölünce, bu kritik makama en uygun aday da elbette Hassûn’du. 2005’te ataması resmen yapılan Ahmed Bedruddîn Hassûn, 2021’de müftülük makamı ilga edilinceye kadar Suriye’de dinî hiyerarşinin tepe ismi olarak kaldı. Bu süre zarfında, babasından miras aldığı Nakşibendî şeyhliği vazifesini de icra ediyordu.

2011’den sonra Baas rejiminin kendi halkına kurşun ve bomba yağdırmaya başladığı süreçte, Şeyh Hassûn, bombardıman ve katliamları en ön safta savunan bir isim olarak dikkat çekti. Çıktığı canlı yayınlarda ve verdiği röportajlarda rejim muhaliflerini şeytanlaştıran ifadeler kullandı, bilhassa sivil yerleşim yerlerine savaş uçakları tarafından varil bombaları atılmasını hararetle ve heyecanla savundu. (“Varil müftüsü” lakabı, buradan geliyor). Suriyeli sivillere katliam uygulayan İran ve Hizbullah milislerine övgüler yağdıran Hassûn, Sünnî Müslümanların şehirden tehcirini ve katledilmesini bizzat organize ettiği için “Halep kasabı” unvanıyla anılan İranlı komutan Kâsım Süleymanî’ye derin hayranlık duyuyor ve bunu kamuoyu huzurunda sıklıkla belirtiyordu.

Şeyh Ahmed Bedruddîn Hassûn’un işlediği suçlardan biri, Şam’da korkunç işkenceleriyle maruf Saydnâya Hapishanesi’ne atılan sivil mahkûmların idamına 2017’de verdiği yazılı fetva ve onaydı. Baas rejiminin düşmesiyle delilleri ve görüntüleri ortalığa saçılan nice mezalimde, Şeyh Hassûn’un birinci derecede dahli ve sorumluluğu vardı.

Ancak hiç şüphesiz, Ahmed Bedruddîn Hassûn’un yüklendiği en büyük vebal, ilim ve tasavvuf kurumlarını doğru bir şekilde temsil etmesi gerekirken, sergilediği sefil ve zelil görüntüydü. Vakarlı, izzetli ve onurlu bir duruşu benimsemek varken, Baas gibi insanlığa karşı her türlü suçu gözünü kırpmadan işleyebilen bir rejimin elindeki kanı sildiği buruşuk bir peşkir olmayı kabullenmek, herhalde bir âlimin kendisine yapabileceği en büyük kötülüktü.

Bilinçli şekilde zalimlerin yanında saf tutan ve kendi halkının nefretini kazanarak tarihe geçen Şeyh Ahmed Bedruddîn Hassûn’un bu hazin hikâyesinde, akıl sahipleri için nice dersler ve ibretler var.


YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Varil müftüsü 29 Mart 2025 | 289 Okunma Lübnan’da bir kabir rotası 26 Mart 2025 | 90 Okunma Emir Şekîb’in torunu 22 Mart 2025 | 153 Okunma Sahurda katliam 19 Mart 2025 | 114 Okunma Nevzuhur bir din 15 Mart 2025 | 205 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar
Close menu