Aslında neyi özlüyorlar?

“Türkiye’nin en rezil yıllarında başkatipti…

Bir dönemin çok karanlık ismiydi…

Şahsi menfaatleri için hükümetleri trolleyen, manipüle eden bir adamdı…

Onun döneminde, faili meçhul cinayetler vardı…

Geçmişinden utanması gereken, insan içine dahi çıkamaması gereken böyle bir adamın suratını görmek istemiyorum…

Halen zorluyor; önce geçmişinin hesabını vermeli!

Eğer Türkiye’de mesleğinin en güçlü yerine sahipken; ülkesine hainlik yapmış, doğruları söylememiş bir adam varsa, bunun başında o gelir, flamasını o taşır!”

KİM, KİME SÖYLÜYOR?

Bütün bu sözleri…

Eski hakem, günümüzün futbol yorumcusu Ahmet Çakar…

Komprador Burjuvazi’nin “Amiral Gemisi” Hürriyet’in eski Yayın Yönetmeni “Ertuğrul Özkök” için söylüyor!

***

Unutulmaz “Çakar Çakmaz Çakan Çakmak” repliği misali “Çakan” Ahmet Çakar…

-Bu Ertuğrul’u “tek kelime” ile “çözmüş!”

***

Sadece muhalif medyatörlerin değil, “iktidar yandaşı” rolünde oynayan malum isimlerin de yapmaktan -özellikle- kaçındığı deşifreyi icra etmiş…

“Türkiye’nin en rezil yılları” dediği 90’ların tamamında ve daha sonrasındaki senelerde “Başkatiplik” yapan Batı Cephesi’ne angaje etki ajanı şahsın “ipliğini” pazara çıkarıyor.

HRANT DİNK SUİKASTI

Youtube kanalındaki söyleşide, Ahmet Çakar’ın özellikle vurguladığı örnek ise Ertuğrul’un Hrant Dink’in katledilmesinden sonra yazdığı bir “hüküm” cümlesi!

--Nedir, o?

“--İki Trabzonlu çocuk, milliyetçi duygularla Hrant Dink’i katletti!”

***

İşbu derin cinayetin “milliyetçi duygularla” işlendiği iddiası; maniple edici, yanıltıcı, yanlış yönlendirici, gerçek dışı bir hüküm olarak…

19 Ocak 2007 tarihindeki suikastın ardından sahne almış ve cinayetin derin arka planını “perdeleme” işlevi görmüştü!

***

Bu vesileyle hatırlatalım: Dink Suikastı’nın talimatını bizzat veren Fetullah Locaefendi idi!

Tetikçiyi de azmettireni de “istihdam” eden Paralel Emniyetçilerdi.

***

Liberal gazeteci, yazar, akademisyen vesaire alayı -aynen, 007 Ertuğrul gibi- ilk günden itibaren yıllarca, bu gerçeğin üzerini itina ile örttüler.

-Bir kısmı hala daha örtmeye yelteniyor!

KAŞARLANMIŞ DERİN GÖREV

Ahmet Çakar’ın, hakkında “utancından insan içine dahi çıkamaması gereken bu adam, hala daha zorluyor” dediği Ertuğrul Özbaydınyahu…

Medya vukuatlarının hesabını vermek şöyle dursun; ekranlarda ve Youtube kanallarında boy gösteriyor, dolaşıyor, dolaştırılıyor!

***

Neden mi, böyle?

Komprador Burjuvazi’ye (Törkiş Gladyo) eklemli, derin “Psikolojik Harekât” görevi devam ediyor da ondan!

***

007 Ertuğrul’un “muhafazakâr” kesimden devşirdiği malum karakterler de çevrimiçi; Batıcı, Amerikancı tezlerin “çanak antenleri” olarak kirli gösteriyi sürdürüyorlar.

-Ertuğrul’dan “öğrendiklerini” satıyorlar!

PARALEL KAÇAKLAR

Ertuğrul’un yıllarca lanse ettiği, övmekten yorulmadığı iki Paralel Gazeteci Müsvettesi ise epeydir firari vaziyette!

***

CIA elemanı Eko Dumanlı, ABD’de hainlik icraatına devam ederken; Fetullah’ın yerini alan MÖZ’ün “Prensi” konumunda…

Batıcı Eko Sistem’in Dumanlı’sı; yirmi iki sene önce, Ertuğrul Abisi ile birlikte Irak’ın gayrı meşru işgalini alkışlıyordu…

İki Amerikancı, Ebu Gureyb işkencelerine gözlerini tamamen kapatmışlardı!

***

Kapılandığı Yurttaş Doğan’ın iki gazetesini birden batırma “başarısı” gösteren Eyüp John ise İngiltere’de lokantacılık yapıyor.

Radikal’in başına geçtiğinde; bazılarının “Gazetecilikte çığır açacak” diye sundukları Eyüp John’dan bahsediyoruz!

“MASUM YILLAR” YALANI

Ertuğrul Özbaydınyahu, Zülfü Leylimley ve Müjdat Gezentavuk ikide bir “dönüşümlü” olarak…

-Eski Türkiye’yi özlediklerini söylüyorlar!

****

Hatta Ertuğrul -zerre utanmadan- sayısız faili meçhuller ile “faili meşhur” cinayetlerin teslim aldığı, 28 Şubat darbesinin yaşandığı Doksanlar için “Masum Yıllar” diyebiliyor!

-Birbiri ardına “Apoletli Manşetler” attığı o kirli ve kanlı dönemi acayip özlüyor.

ASLINDA NEDİR?

Onun ve benzerlerinin “aslında” özledikleri mi; Türkiye’nin eskiden olduğu gibi bir kere daha Haydut Devlet ABD’nin boyunduruğu, egemenliği altına girmesidir!

Eski Türkiye’yi özlediklerini dile getirenlerin açıkça söyleyemedikleri ana husus, “tam da budur!”