Olayların arkasındaki gerçek…
Eskişehir-Odunpazarı’nda “Burası şeriat ülkesi! Putların hepsini yıkacağız!” diyerek yılbaşı pazarına zarar veren kişinin “fitil gibi sarhoş” bir saldırgan olduğu anlaşıldı. -Şaşırdık mı? Hayır! İki yıl önce, Samsun’daki Atatürk heykelini halatlarla alaşağı etmek isteyen iki şahsın da “ayyaş” olduğu ortaya çıkmıştı. *** Yani, nedir? Bu tür “Ağızlara Laik” provokasyonların “Sanat Yönetmeni!” her kimse; “senaryoya uygun eleman” bulmakta sıkıntı çekiyor… -Her defasında baltayı taşa vuruyor, yahu! ***
Eskişehir-Odunpazarı’nda “Burası şeriat ülkesi! Putların hepsini yıkacağız!” diyerek yılbaşı pazarına zarar veren kişinin “fitil gibi sarhoş” bir saldırgan olduğu anlaşıldı.
-Şaşırdık mı? Hayır!
İki yıl önce, Samsun’daki Atatürk heykelini halatlarla alaşağı etmek isteyen iki şahsın da “ayyaş” olduğu ortaya çıkmıştı.
***
Yani, nedir?
Bu tür “Ağızlara Laik” provokasyonların “Sanat Yönetmeni!” her kimse; “senaryoya uygun eleman” bulmakta sıkıntı çekiyor…
-Her defasında baltayı taşa vuruyor, yahu!
***
Anlaşılan o ki; Provokasyonun Yönetmeni, “Nasıl olsa afiyetle yiyecek garantili alıcısı var” diye düşünüyor olmalı…
Birgün gazetesi “Yobaz kafa ağaca karşı” başlığıyla; “Sahibi Gizli” Nefes de “Atatürk ve Cumhuriyet Düşmanı, yeni yıl pazarına saldırdı” diyerek…
-Fabrikasyon hadisenin üzerine balıklama atladılar!
Ezcümle…
-Mekanizma, Ters Manyel yaparak “Doldur, Boşalt” hesabıyla çalışıyor.
***
Bu vesileyle…
İngiliz tabloid medyasının şu kaşarlanmış çürütücü repliğini, sadece “bir parantez içi ekleyerek” bir kez daha hatırlatalım:
“Gerçeğin, iyi bir (laikçi) öyküyü bozmasına izin verme!”
ÇEYREK YÜZYIL
2025 yılının ilk günündeyiz…
Bu sene, Yirmi Birinci Yüzyıl’ın ilk çeyreğini tamamlayacağız.
***
Şimdi: Nefes’te çıkan bir haber vesilesiyle, ilk çeyreğin ilk senesine (2001) gidelim!
“İşte AKP’yi iktidara taşıyan kitap” başlıklı haberde şöyle deniliyordu:
“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 2001’de Başbakan Ecevit’e fırlattığı ve neden olduğu krizle AKP’nin önünü açan Anayasa kitapçığı, Cumhurbaşkanlarının eşyalarının sergilendiği müzede nadide eserler arasında yer aldı.” (28 Aralık ’24)
OLAY NEYDİ?
19 Şubat 2001’deki MGK toplantısı, Sezer ile Ecevit arasında yaşanan sert münakaşa sebebiyle sadece on dakika sürmüştü!
***
Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın Sezer’e “Nankörlük ediyorsunuz! Kendinizi ne sanıyorsunuz?” diyerek çıkışmasının ardından, Ecevit ve beraberindeki bakanlar toplantıyı terk etmişti.
***
Başbakan Ecevit’in dakikalar sonra basına içeride yaşananları anlatmasıyla birlikte Türkiye ciddi bir ekonomik krize girmişti.
“SİHİRLİ” KİTAPÇIK
Nefes’in “AKP’yi iktidara getirdi” diyerek komik bir şekilde sihir atfettiği kitapçık olayı yaşandığında…
-AK Parti’nin kurulmasına altı ay vardı!
“KURTARICI” DERWISH
Yaşanan ekonomik krizi müteakip…
Kemal Derviş, 13 Mart 2001’de Ecevit’in kabinesinde Ekonomi bakanlığına getirildi.
Küresel baronların mutemet adamı Mister Derwish için Ertuğrul Ö.’nün yönetimindeki Hürriyet “Krizin Doktoru” diyordu.
***
Eski ANAP’lı bakanlardan Güneş Taner ise “Kurtarıcı Doktor Kemal Derviş” hakkında, 29 Haziran 2012 tarihli röportajda şöyle demişti:
“Özel bir görevle gelmişti…
Hiçbir şey yapmadığı halde kahraman oldu...
IMF’den 40 milyar dolar getirdi. Ama o paralara ne oldu? Buna bakan yok…
IMF, o paraları neden verdi?
O paralar, iki devlet bankasının kasasına konulup piyasayı canlandıracağına, batık bankalara dağıtıldı!”
BOŞA ÇIKAN SİYASİ PLAN
2002’nin uzun sıcak yazında…
Hüsamettin Özkan, senelerce burnunun dibinde yer aldığı lideri Ecevit’i siyaseten “hançerleyerek” partisini (DSP) bir karpuz misali ortadan ikiye böldü!
Bakanlıktan istifa eden Derviş de Özkan’ın safına geçti.
***
Komprador Burjuvazi’nin mutemet adamı Hüsamettin Özkan’ın Başbakanlığında…
-Ecevit’in dışlandığı, MHP’siz bir Koalisyon Hükümeti tasarlanmıştı!
***
Ancak, mahfildeki derin hesaplar “siyaset çarşısına” uymadı…
Devlet Bahçeli, Türkiye’yi erken seçime götürerek bu siyasi planı boşa çıkardı!
GERİLİM STRATEJİSİ
Bütün bunları hatırlattıktan sonra, bir kez daha 19 Şubat 2001’deki MGK toplantısına gidelim…
Orada yaşanan bir nevi tiyatroda Sezer ve Özkan karşı cephelerde görünüyor!
Evet, görüntü -tartışmasız- aynen böyle…
***
Oysa…
Sonradan yaşananlar da gösteriyor ki…
-Bu sadece bir rol paylaşımıydı!
***
Dikkat buyurunuz…
İkisi arasında kurgulanmış veya karşılıklı anlaşmalı “antrenmanda çalışılmış” bir mizansenden söz etmiyorum!
Aksi halde, zaten sahici görünmezdi…
-Cümle âleme “yedirilemezdi!”
***
Ya, nedir?
-Derin menşeli hadisenin senaryosunu yazan, kurgulayan Komprador Burjuvazi idi!
Hem Sezer hem de Özkan, Kompradorların mutemet simaları olarak kendilerine “ayrı ayrı verilen” rolleri (görevleri de diyebiliriz) yerine getirmişlerdi.
***
Büyük Sermaye/Komprador Burjuvazi, Kontrollü Gerilim Stratejisi’ni uygulamıştı.
Bu stratejide “tez” ve “anti tez” birlikte kontrol edilmek üzere oyuncular oynatılır…
Siyasetteki veya medyadaki maskeliler- bir başka deyişle- Truva karakterler, böylesine bir kontrolle “istihdam” edilirler!
DÜNDEN BUGÜNE
Sadece geçmişte değil, günümüzde de “bu işler” hep böyledir.
Mesela, “iktidar yandaşı” rolünde oynayan, oynatılan birileri; aslında iktidara en büyük zararı veriyordur!
***
Bu aktör ya da aktrisleri teşhis etmekte ve önlem almakta gecikmişseniz; sonradan foyaları ortaya çıksa bile artık çok geçtir.
***
İşbu Truva Karakterler, “derin görevlerini yerine getirmiş, verebilecekleri maksimum zararları vermiştir!”
Yeni vazifelerine, yeni maskelerini takarak yola çıkmışlardır, bile!
***
-Hayırlı seneler olsun…