4+4+4’ten 3+3+3+4’e, eksildikçe eksilen eğitim
Cumartesi gecesi “Kozyatağı Dayanışması”nın davetlisi olarak Kriton Curi Parkı’nda hem bir iftar sofrasına, hem de sonrasında, 7’sinden değil, “Beşik”tekinden 77’sindekine kadar tertemiz...
Cumartesi gecesi “Kozyatağı Dayanışması”nın davetlisi olarak Kriton Curi Parkı’nda hem bir iftar sofrasına, hem de sonrasında, 7’sinden değil, “Beşik”tekinden 77’sindekine kadar tertemiz insanların huzurunda sohbete oturdum.
“Dayanışma”, AKP’nin faşizan- dinbaz doğrultulu yaşam tarzı müdahaleleri karşısında özgürlüklerini savunmak için “bir hayat isyanı” olan Gezi’de buluşmuş farklı yönelimlerden insanların birlikteliklerini sürdürme arzusundan doğmuş. CHP’lisi de, HDP’lisi de, Atatürkçü- ulusalcısı da, sosyalisti, feministi, çevrecisi, hayvan hakları savunucusu ve elbette dindarı da olan, aynen Türkiye gibi “melez” bir topluluk karşısındaydım.
Ve aynı faşizan-dinbaz iradenin o hiç bitmeyen “Eğitim” takıntısını tartışmaya açtık.
Elbette eğitimci değilim ve işin “teknik” yanı üzerinde çok söz söyleyebilecek ehliyetim yok. Ben AKP’nin 14 yılda 6 bakan eşliğinde ha babam de babam yap-boza çevirdiği sistemde karşımıza çıkan rakam düzenlemelerine bir futbol takımının oyun taktiği gibi bakıyorum! O kadar yani: 4+4+4… 3+3+3+1…
Ve bir türlü istediği başarıyı yakalayamayıp ha bire oyun taktiğini değiştiren, 4-3-3’ten, 4-4-2’ye, oradan 4-3-2-1’e geçen bir takımı hatırlatıyor bana AKP’nin tasarıları.
Ancak biri çöpe giderken yenisi önümüze sürülen bu tasarılar demetinin özüne, yani“zarf”a değil “mazruf”a ilişkin tabii ki bazı görüş ve savlara sahibim. Bunları Kozyatağı’nda paylaştım, burada da aktarmak istiyorum.
Elbette AKP, ne yapıyorsa Kemalizm’den intikam almak için yapıyor.
20’nci yüzyılın başında çağa uyarlı bir ulus-devlet var etme yolunda radikal-jakoben bir modernleşme projesi olarak Kemalizm, hiç şüphesiz eğitime, daha doğrusu“Okul”a odaklaşmak zorundaydı ve öyle de yaptı.