Bir memleketin romanlarını yazanlar, kanunlarını yapanlardan daha güçlüdür!
Hitler 1938’in Kasım ayında gelecekte bir gün Almanya’nın entelektüellerini imha edeceğini söyledi. Bu söz, çok ünlü oldu. Milis kahverengi gömleklilerin en sevdikleri “Entellerle...
Hitler 1938’in Kasım ayında gelecekte bir gün Almanya’nın entelektüellerini imha edeceğini söyledi.
Bu söz, çok ünlü oldu. Milis kahverengi gömleklilerin en sevdikleri “Entellerle Mücadele” sloganı da ondan istim aldı (R. J. Ewans, “Nazi İdeolojisinin Ortaya Çıkışı”, Hitler Almanyası – 1933-1945 içinde, İstanbul, 2012, s. 24-25).
***
Entelektüele düşmanlık, totaliter anlayışı ayırt etme yolunda bir nirengi noktasıdır.
Bu anlayış, “toplum” olmaktan ziyade “kitle” olarak gördüğü insanların devlette, ondan öte devletin kendisinde cismanîleştiği liderde erimesini murat ettiği noktada eleştirel aklı da bir memleketin bağrından söküp atmayı hedefler.
Eleştirel akıl, toplumun dinamiğine yaslanır ve hayatın değişmez tek gerçeği olan“değişme”, bu değişme(ler)den kaynaklı çelişme, çatışma ve sorunlara odaklı, onları sergilemeye dönük bir işleyiş gösterir.
Totaliteryanizm ise toplumun statiğini, yani sürekliliği, dirlik-düzeni, birlik-beraberliği dert edinip öne çıkartarak, daha doğrusu bundan “nemalanarak” değişme ve sorunlara odaklı aklı; eleştirel, sorgulayıcı (“sorun-yaratıcı”) aklı; onu seferber eden insanı, aydın, edebiyatçı, sanatçıyı şeytanlaştırarak işini sağlama bağlar.
İşte, aynen yukarıda kaydedildiği gibi, onları imha etmeyi arzular, düşünür, söyler.