‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Çocukluğun modern zamanlarda, yani Yeni Çağ’dan itibaren keşfedildiği, Orta Çağ’da ise adeta bir “kayıp kıta” olduğu görüşü çok işlenmiş...

Çocukluğun modern zamanlarda, yani Yeni Çağ’dan itibaren keşfedildiği, Orta Çağ’da ise adeta bir “kayıp kıta” olduğu görüşü çok işlenmiş, tartışılmıştır. Ben de bu köşede başka vesilelerle değindim. Bilindiği üzere tezin kaynağı, Fransız tarihçi Philip Ariés’dir. O, Avrupa Orta Çağ’ına ilişkin görsel tarihsel belgelerden hareketle çocukların Orta Çağ’da “çocuk-luk” hallerinin bulunmadığını, başlı başına bir kültürel (duygusal) kategori olarak çocukluktan söz etmenin mümkün olmadığını öne sürmüştür.

Tabii Ariés’in abarttığına dair bir tepkisel mutabakat vardır ve çocukların tarihin her döneminde “çocuk” olarak bilinip ayırt edildiği hususundaki karşı çıkışlar, onun tezini ihtiyatla karşılamayı kaçınılmaz kılar. Ne var ki çocukların, adına “çocukluk” denen bir “kültürel tekne” içinde alabildiğine yoğrulup hayata hazırlanmasının gerçekten de modern dönemde beliren ve bu dönemin ekonomi-politik ihtiyaçlarıyla uyarlı bir gelişme olduğu savını da kanımca yabana atmak mümkün değildir. En azından kendi çalışma alanım antropolojiden gelen veriler, bebeklik ile yetişkinlik arasında özel ilgi ve muameleye tâbi bir kültürel özelleşme alanı olarak çocukluğun ne avcı-toplayıcılarda, ne tarımcı köylülerde, ne de hayvancılıkla geçinen konar-göçer topluluklarda mevcudiyetini gösterir. 

Bu, modern (şehirli-endüstriyel) toplumlarda karşımıza çıkan ve esasen iki amaca hizmet eden bir yeniliktir. Bunlardan birincisi, söz konusu toplumların iş bölümüne, mesleki farklılaşmaya dayalı işleyişi doğrultusunda ihtiyaç duyduğu iş-güç sahibi “profesyonel” insanı yetiştirme zorunluluğudur. İkincisi ve daha önemlisi, modern toplumun siyasi karşılığı olan “ulus-devlet”in ihtiyaç duyduğu “yurttaş”ı var etme zorunluluğudur. Her iki zorunluluk, çocukluğu, modern-öncesi toplumlarda olduğu şekilde bebekliğin ardından varla yok arası ve hemencecik yetişkin yaşamla (geçim derdiyle) bütünleşik bir evre durumundan çıkarmış; modern toplumun meslek sahibi yurttaşı olmaya yönelik başlı başına ve uzun süreli bir hazırlık evresi yapmıştır.

Elbette bu evrenin başat bir mekânı da vardır: Okul… Ve aslında çocukluk, okulla muteberdir.

Okul, ulus-devlete çocuğun hazırlandığı yer, bir anlamda onun “2’nci ev”i olmuştur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.904 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.542 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.675 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 156 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.575 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar