Darwin ve Marx
Sevgili Hocam, Prof. Bozkurt Güvenç, “Darwin ve din” başlıklı yazıma ilişkin zarif bir değerlendirme notu gönderdi. Orada bana, Darwin’i savunan, bir anlamda “Darwin’den daha Darwin’ci” (o yüzden...
Sevgili Hocam, Prof. Bozkurt Güvenç, “Darwin ve din” başlıklı yazıma ilişkin zarif bir değerlendirme notu gönderdi. Orada bana, Darwin’i savunan, bir anlamda “Darwin’den daha Darwin’ci” (o yüzden kendisine “Darwin’in buldoğu” denilmiş) Thomas Huxley’e yönelik Piskopos Wilberforce’un hakaretamiz sözlerini belirtmişsin ama Huxley’in cevabını da unutma hatırlatmasında bulunuyor.
Çok haklı. “3500 vuruş”a bir yazıyı sığdırma çabası ne yazık ki böyle ve bilerek eksikliklere de yol açıyor. (Hoş, 3500 vuruş kuralına da her zaman uyamayıp “Müdüriyet”ten ha bire azar işitiyoruz, o da ayrı konu!)
Huxley’in tarihe geçmiş cevabını biz bu memlekette ilk olarak Bozkurt Hoca’nın, Dr. Yalçın İzbul’la birlikte çevirdiği o ufacık- tefecik ama muhteşem kitap, Benjamin Farrington’un “Darwin Gerçeği”nde (1982) okumuştuk. (Kitap şimdi ancak sahaflarda ya da “nadir kitap” sitelerinde bulunabilmekte; keşke bir yayınevi bu yükte hafif içerikte zengin kitabı yeniden bassa!)
Oxford piskoposu Wilberforce, Britanya Bilimler Akademisi’ndeki toplantıda (1860) Huxley’e, büyükbabası soyundan mı, yoksa büyükannesi soyundan mı maymundan geldiğini “sordu”.
Huxley de şu cevabı “patlattı”:
“Hayatın gerçeklerini ortaya çıkarmak için büyük sabır ve özveriyle uğraşanları böyle söz oyunlarıyla karalayanların ‘soy’undan gelmektense kendini ve haddini bilen bir maymun soyundan gelmiş olmayı yeğlerim!..”
Huxley’in Darwin’i savunduğu toplantıda Darwin yoktur. O, çekingen, içe kapanık, ürkek, eh biraz da konformist bir “burjuva-...