Devlet tehdit etmez, ‘temin eder’
Bilindiği üzere devlet, özlüce dört insan unsurunun toplamıdır: Asker, polis, yargıç ve tahsildar. Devlet, dış güvenlik demek. Devlet, iç güvenlik demek. Devlet, hak, hukuk, adalet demek. Ve devlet, elbette vergi demek....
Bilindiği üzere devlet, özlüce dört insan unsurunun toplamıdır: Asker, polis, yargıç ve tahsildar.
Devlet, dış güvenlik demek.
Devlet, iç güvenlik demek.
Devlet, hak, hukuk, adalet demek.
Ve devlet, elbette vergi demek.
Dolayısıyla devletin topu-tüfeği var ve “vatandaş” karşısında kendisinden yana böylesi muazzam bir asimetrinin gereği olarak sakin ve olgun hareket etmesi beklenir ondan...
***
Vatandaş, toplum demektir ve devlet, toplum için vardır. Toplum yoksa devlet de yoktur.
“Devletsiz toplum” örnekleri bulunur. Siyasal antropoloji literatürü, antropologların üzerinde çalıştıkları bu türden toplumların incelemeleriyle dolu: “Takım”lar, kabileler, aşiretler, şeflikler, emirlikler gibi...
Devletsiz toplum vardır da “toplumsuz devlet” yoktur. Bu, toplumun devlete ön geldiğini de işaret eder.
***
Çağdaş demokratik ulus-devlet yapılanmasında da ideal olarak toplumun devlete önceliğinden söz edilir. “Sivil toplum” olgusu, böylesi bir önceliğin karşılığı olmaktan başka bir şey değildir aslında.
Ancak despotik, otoriter, totaliter devlet yapılanmalarında bu ilişki kurulumu tersine döner ve devlet, topluma ön gelir. Toplum, devlette erir; ondan ayrışık, özerk, bağımsız bir varlık taşımaz hale gelir.
Bir bakıma hiç olmayacak olmuş, “toplumsuz devlet” ortaya çıkmıştır.
Devlet, belli şartlar ve gereklilikler sonucu toplumun kendisi üzerinde kendi rızasıyla var ettiği bir “mecburiyet” olmaktan öteye geçmiş, bir “mahkûmiyet”e dönüşmüştür.
***